Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Bulut Her Derde Deva Değil
Bulut Her Derde Deva Değil
19.06.2018 10:40

Karma İş Akışları

Kaynak: Telestream


Yayıncılıkta bulut tabanlı iş akışları çok rağbet görüyor, ve birçok teknoloji şirketi bulut kurulumları üzerine o kadar yoğunlaşıyor ki, sorunun yanıtı kesin çözüm bulut gibi görünüyor, oysa bundan hiç kimse emin değil. Yayıncılık endüstrisinde 64 milyon dolarlık soru: Bulut teknolojisinin geleceği nasıl olacak?

Telestream Baş Teknoloji Uzmanı Chris Osika’ya göre sorunun yanıtı çoğunlukla tamamen bulut ortamı değil. Bulutu her boyutta kuruluş ve birçok farklı endüstri sektörü için güçlendirici bir teknoloji olarak görse de, gerçek işletme gereksinimleri üzerinde kesinlikle stratejik ve sağduyulu bir şekilde uygulamak gerekiyor. 

Osika yorum yaptı: “Bugün bulut, şirketlerin bulut kullanımı evirildikçe, evirilmeye devam ediyor. Felaket onarımı, HR, CRM gibi iş yükleri için bulut kurulumlarının gerekliliği, üzerinde düşünmeyi gerektirmeyecek kadar açık. Bulutun ana avantajlarından birisi, girişimci kuruluşların harcamalardan fazla kazanç elde etmelerine ve böylece gelişmelerinde daha başarı odaklı olmalarına imkân vermesi.

Telestream’de biz, canlı kod dönüştürme iş akışları gibi buluta kolayca aktarılamayan çok sayıda çekirdek yayın iş akışı görüyoruz. Bulutun evriminin şu anki aşamasında bunlar bulut tabanlı ortamlara en iyi duruma getirilmiş değil. Karma bir ortamda çalışmanın daha verimli optimize edilmiş bir altyapı ortamı yaratacağını düşünüyoruz.

Kuşatma altında yayıncılık

Bugün yayıncılar, çok daha bulut merkezli internet görüntü sağlayıcılar gibi dinamik rakipleri tarafından kuşatılmış durumda. Piyasaya yeni girenler sıfırdan kurulum oldukları için daha zekice yaklaşımlar oluşturabiliyorlar.

Öte yanda yayıncılar teknoloji altyapılarında eskiden gelen büyük sorun ve konulara sahipler. Her şeyi atıp en baştan başlayamıyorlar, ama rakiplerinin yaptığı tam da bu. Yayıncılar için bulutun maliyetlerde yüzde kırklık düşüş getireceği beklentisi, yanıltıcı bir değerlendirme olabilir. Yayıncılar tek başına buluta her derde deva olarak bakamazlar, ama satın alabilecekleri dinamizm alanlarının her birine bütüncül bir yaklaşımla bakmaları, bulut tabanlı çözümleri doğru yanıt haline getirecektir.

Chris Osaka bulut tabanlı yayın operasyonlarını doğru şekilde kullanıldıklarında destekliyor: “Bulut uygulaması klasik yayın işletme modellerinde çeşitli şekillerde karmaşa yaratabiliyor. Bulut yeni kuruluşlar için piyasaya sürme hızını büyük oranda arttırıyor. Daha önce 90 gün alan yayına başlama süresi artık çok kısaldı. Yeni izleyici kazanmak için şirketlerin kıyasıya mücadele ettikleri rekabetçi piyasada, piyasaya yeni ürünleri hızla getirmek inanılmaz önemli.” 

Bulut, başlangıç maliyetleri bakımından eşiği büyük ölçüde alçaltıyor. Başlangıç altyapı harcamaları küçük olabildiği için, bulut tabanlı girişimlerin maliyetleri oldukça düşük oluyor. Bu sayede şirketlerin işletme planları çok daha dinamik hale getirilebiliyor; piyasaya hızla ve görece ucuza girmek için risk alabiliyorlar. Sadece bu nokta bile klasik yayıncılar için iş geliştirme stratejilerinde devrim yaratabilir.” 

Üçüncü olarak kuruluşlar operasyonlarını hızla büyütüp küçültebiliyorlar. Bir yayıncı veya servis sağlayıcı iseniz, iş modelinizi değiştirmek için çok daha fazla özgürlük ve senekliğiniz olur. Kalabalık bir piyasada çekirdek izleyici kitlenize medya ürünlerini satma yollarınızda çok daha yaratıcı ve deneysel davranabilirsiniz. 

Bir medya şirketi için bulut uygulaması, satılan kanal kombinasyonlarının sayısı bakımından daha fazla esneklik sağlayabilir. Önemli bir geleneksel yayın kuruluşunda yönetici olarak bu tip işletme dinamizmi, günümüz piyasasında rekabetçi olabilmek açısından kritik önem taşıyor.

Dönüşüm bir yolculuktur, düğmeye basmak değil

Telestream bulut kulağa ne kadar hoş gelirse gelsin, şirketlerinin doğru zamanda, iş akışlarına en uygun teknoloji platformunu kurmalarının kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Şirketin çözüm modelleri, müşterilerin bütünüyle yapım ve dağıtım yeteneklerini bir defada buluta taşıyacaklarını varsaymamalıdır. 

Chris Osika: “Telestream’de biz esnek, var olanı koruyucu bir yaklaşım benimsiyoruz. Bulut değerli, ama bulut stratejilerinde karar verilirken hesaba katılması gereken bir dizi potansiyel zayıflık var.

Çoğu müşteri eski altyapı sorunları yaşanan tesislere sahip. Onlara mantıklı bir dönüşüm süreciyle yardımcı olabiliyoruz. Teknolojimiz toptan satışlı bir altyapı değiştirmeyi gerektirmiyor. Dönüşüm bir yolculuktur, düğmeye basıp bir anda gerçekleşecek bir şey değil;  güvenilir bir çözüm ortağı olarak davranıyoruz, bu nedenle müşterilerimize her şeyi buluta atmalarını önermiyoruz.

Telestream’e göre özel mülkiyetli bulut ve sanal veri merkezleri bir ilk aşama olabilir. İşletme operasyonları başlayıp yerine başarıyla oturduktan sonra herkese açık buluta geçiş yapılabilir. Ancak çok sayıda medya kuruluşu açık bulut ortamı konusunda kararsızlık yaşayıp operasyonlarını yeniden özel buluta taşıdı. Nerede ve nasıl kurulurlarsa kurulsunlar iş akışlarını destekleyebilen Telestream gibi teknolojileri kullanmak bu konuda yardımcı oluyor. 

Chris Osika: “Yayıncılık endüstrisinin dışından öğrenilen bulutla ilgili dersler var. Ana işletme karlılığı ve hatta acımasız bir ticari piyasada hayatta kalabilmek üzerinde uzun vadeli etki yapacak önemli stratejik hareketler yapmadan önce bu dersleri yakından incelemek akıllıca olur. Telestream’in buluta yaklaşımı, bu sektördeki diğer şirketlerden farklı: Karma yaklaşımlar bulutun avantajlarını yakalarken, kısıtlamaları azaltma esnekliğini sunuyor. Bu yaklaşım bir kuruluş için hangisi en iyi işe yararsa, özel, açık veya tesis içi, bulutun tüm çeşitlerinden yararlanılan, gerçekten dinamik işletme stratejilerine imkân veriyor.