Scope’lar görüntüyü değerlendirmek için en objektif araçlardır. Size normal gelen bir görüntü için “Bu görüntünün fazla yeşil olmadığına emin misin?” diyebilirler ve en iyi dost, her zaman doğru sözü söyleyendir. Ancak proje sonunda müşterilere scope’ların görüntüsünü teslim etmezsiniz. Önemli olan monitörde görünendir. Stüdyoda iyi bir görüntü değerlendirmesi yapabilmek için en önemli ekipmanın monitörünüz olduğu kesin. Hatta stüdyonuzun en pahalı ekipmanı da yine monitörünüz olmalıdır. İyi bir monitör seçimi yapabilmek için ise görüntüleme teknolojileri hakkında bilgi sahibi olunması gerektiğini düşünüyorum. Hangi teknoloji daha iyi? Bu sorunun cevabını böylelikle verebiliriz. Bu yazının konusu, Görüntü Teknolojileri. Önümüzdeki yazıda ise kalibrasyon konusuna bir giriş yapacağım. Tüplü monitörleri bu yazıya dahil etmedim. Plazma TV’ler ise piyasada halen bulunabildiğinden başlangıcı plazma TV ile yapmayı uygun gördüm. Sıralama ise görüntüleme teknolojilerinin evrilme sırasına göre oldu. O halde vakit kaybetmeden başlayalım.
PLAZMA EKRANLAR
Plazma TV’lerde ışığın oluşması, plazma panel içindeki ark deşarjı ile olmaktadır. İçi gazla dolu iki cam yüzeyin arasına döşenmiş elektrotların aralarında oluşan akımın oluşturduğu parçacıkların çarpmasıyla oluşan morötesi fotonlar; kırmızı, mavi ve yeşil piksellere çarparak ışık oluştururlar. Parlaklık, akım ile doğru orantılıdır. Plazma ekranlar yaygın olarak color suit’lerde müşteri izleme monitörü olarak kullanılırlar. Büyük boyutlarda olabilirler. Mükemmel kontrast oranları sayesinde derin siyahları ve beyaz detaylarını gösterebilirler. Gelişmiş menülerindeki ayarlar ile kalibrasyon için kolaylık sağlarlar. Yaklaşık 60000 saat ömürleri vardır. Günde dört saat açık kalması durumunda yarı ömrü 18-20 yıla kadar olmaktadır. İzleme açıları geniştir. 175 derecelik bir alandan izlenebilirler. Çerçeve kayıpları yoktur ve görüntü hareketleri akıcıdır. Plazma TV’ler, ışığı doğrudan piksellerinden yaydıkları için, görüntüde herhangi bir keskinlik kaybı yaşanmaz. Bu durum kontrast için büyük önem taşıyor. OLED başlığında tekrar bu konuya kısa bir dönüş yapacağız. Resim yenileme ve tepkime süreleri de LCD ve LED TV’lerden 1000 kat daha hızlıdırlar. Ölü piksel riski yoktur. Plazma TV’nin geldiği son nokta neo plazma teknolojisidir. Bu teknolojiye sahip plazma TV’lerin ömürleri normal plazmaya göre 3 kat daha fazladır. Ortalama 100.000 saattir. Bu da günde 10 saatlik kullanımla 30 yıla yakın bir süre yapmakta. Yeni gaz teknolojisi ile burn-in sorunu tamamen çözülmüştür. Titreşim problemi neo plazmalarda olmamaktadır. Parlak görüntülerdeki yansımayı engellemek için ise ön cam kaldırılmıştır.
LCD EKRANLAR
İşte ince panellerle tanışmamızı sağlayan ilk görüntü teknolojisi. Ancak plazmalardan belirgin bir farkları var. LCD’ler ışık üretmez yani arka ışık olmaksızın görüntüler görülemez. Bu sebeple arka ışığa ihtiyaç duyarlar. Doğru siyahı veremezler çünkü arka aydınlatma siyahların derinliğini doğrudan etkiler. Sisteme siyah renk için herhangi bir ışık bilgisi gitmese bile bu floresan lamba sürekli açık kaldığı için tam siyah renge ulaşılamaz. Ve biz coloristler için ise en önemli konu, kontrastı doğru olarak görebilmektir. Gerçek siyahlar renk düzenlemede büyük önem taşırlar. LCD lerde netlik, hareket fazla olduğu zamanlarda az, sabit görüntülerde ise fazla olur. 10 bit LCD’ler çok daha iyi sonuç verseler de tepki süreleri CRT ekranlara göre düşüktür. Bu da hareketli görüntülerde bulanıklık yaratır. Uzaktan ya da yakından iyi görünürler, göz yormazlar. Ancak LCD ekranlarda kontrast ve renk kaybı yaşanabilir. Yan açılardan da görüntüyü net bir şekilde göremezsiniz. Bu da stüdyolarda neden çok fazla tercih edilmemesinin açıklaması aslında.
LED TV
LED TV, LCD’lerin farklı bir versiyonu, gelişmiş halidir. LED TV’lerdeki yenilik arka aydınlatma sisteminde oldu. LED TV’lerde arka aydınlatma olarak LED (Light-Emitting Diode / Işık Yayan Diyot) kullanılır. Her bir piksel için ışık, bu LED’ler aracılığıyla gönderilir. Ekrana yansıtılacak olan görüntüde siyah bölgelere ait LED’ler kapatılarak çok yüksek kontrast oranlarına ulaşılabilir. Bu da görüntü netliğinde belirgin bir artış elde edilmesini sağlar.
LED TV’ler LED ışıkların renkleri ve arka aydınlatma yöntemlerine göre ikiye ayrılır.
LED Işıkların Renkleri: Beyaz ve renkli LED’ler. Bu ikisinin farkı renk doğruluğunda ortaya çıkmaktadır. Beyaz LED’li aydınlatmalar LCD ekranlarla neredeyse aynı renk oranlarına sahipken renkli LED kullanan televizyonlar çok daha doğru renkler gösterebilmektedir. Aşağıda göreceğiniz Samsung’a ait qled teknolojisi de renkli LED kullanan bir LED TV aslında.
Arka Aydınlatma Yöntemleri: Arka aydınlatma olarak kullanılan LED ekranların da ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Doğrudan ve kenardan. Doğrudan aydınlatma çok yüksek kontrast oranlarına ulaşılabiliyorken kenardan aydınlatma teknolojisi ile çok ince tasarımlar yapılabilir.
QLED EKRANLAR
QLED ekranlar da LED arka aydınlatmalı LCD panel kullanıyor. QLED panellerinde Samsung’un kendi teknolojisi olan Quantum Dots teknolojisi kullanılıyor. Quantum Dots olarak isimlendirilen nano parçacıklar elektriğe maruz kaldığında farklı frekanslarda ışık oluşturarak görüntüyü meydana getiriyorlar. QLED’de arka aydınlatma mavidir; kırmızı ve yeşil ışık, kuantum nokta katmanı üzerindeki ilgili noktalar tarafından ayarlanır. Farklı düzeylerde mavi, farklı ışıklık seviyelerine sahip kırmızı ve yeşil kuantum noktalarla birleştiğinde; standart bir LED ekrana kıyasla daha parlak ve daha canlı olan, RGB görüntü elde edilir. Çok geniş bir renk spektrumuna sahip olan QLED teknolojisinde renk derinliği %100 DCI-P3’e ulaşabiliyor. Bu da sinema standartlarında bir renk derinliği demek. Ancak derin siyahlar OLED ile karşılaştırıldığında arka aydınlatmadan dolayı soru işareti gibi görünüyor.
OLED EKRANLAR
İlk olarak OLED teknolojisinin LED teknolojisi ile çok farklı olduğunu belirterek söze başlamalıyım. OLED paneller elektrik akımı geçtiğinde kendi ışıklarını yayarlar. Yani LCD ve LED TV gibi ayrı bir aydınlatmaya-dış ışık kaynağına ihtiyaç duymazlar. Tek bir OLED, bir piksel boyutundadır. OLED ekranınızı her açıp kapattığınızda on binlerce OLED bağımsız olarak çalışır. OLED ekranlar, çalışma mantığı olarak artık kullanılmayan plazma televizyonlara daha yakın bir tanıma sahiptir. Plazma ve OLED paneller çok farklı olsalar da temelde aynı şeyi yaparlar: Görüntü oluşturulurken aydınlatma için harici bir ışık kaynağına ihtiyaç duymazlar. Bu tabii ki derin siyahlar ve yüksek kontrast oranı demek.
Eğer görüntünün bir kısmı siyah ise, ekranın o kısmında bulunan pikseller ya da oled’ler hiç bir ışık vermeden kendini kapatabilirler. Bu durum “sonsuz” karşıtlık (infinite contrast) olarak adlandırılmaktadır. LG’nin daha önce yaptığı bir açıklamaya göre OLED TV’ler günde 5 saat izlendiği takdirde ancak 54 yıl sonra yüzde 50 parlaklık oranına düşmektedir. Kaliteli bir OLED ekranını çok uzun yıllar kullanabilirsiniz.
PROJEKSİYONLAR
Ve sinemanın vazgeçilmez görüntüleme sistemi. Perde ve perdedeki inanılmaz görüntüler. Bir projektör, LCD üzerinde oluşan görüntüyü projektör ışığı ve mercek ile yansıtarak perde üzerinde gösterir. Farklı teknolojilere sahiplerdir. Renk düzenleme için Liquid Crystal on Silicon LCoS ya da Digital Light Processing DLP teknolojileri kullananlar tercih edilmelidir. Bu teknolojiler kalibre edilebilir ayarlamalara sahiplerdir. Ancak teknoloji hızla ilerliyor. İleride bu teknolojilerin de çok ötesinde teknolojiler ortaya çıkacaktır. Bir projeksiyon her zaman etkilidir. Hele en son teknolojiye sahip DCP’leri izleyebileceğiniz türden profesyonel bir makine ise. Yaptığımız tüm filmler sinema gösteriminden önce muhakkak bu şekilde bir sistemde izlenmekte ve kontrolü yapılmaktadır.
Peki ya izleme mesafesi?
Hangi teknolojiyi kullanıyorsanız kullanın görüntüyü bir bütün olarak algılayabilmek için belirli bir mesafeden bakmalısınız. Görüntüdeki her detayı ancak bu şekilde görebilirsiniz. İzleme mesafesi ile ilgili SMPTE’nin önerisi, kullandığınız monitörün dikey yüksekliğinin 4-6 katı arasıdır. Sony, HD görüntüler için bu öneriyi dikey yüksekliğin 3 katına güncellemiştir. Açı olarak ise maksimum 30 derecelik bir açı en ideal bakış açısıdır. Aşağıdaki hesaplamalar HD çözünürlüğe göre hesaplanmıştır. Çözünürlük arttıkça ekrana daha yakın olmak gerekir. Kişiden kişiye değişebilecek mesafeler olsa da yapılan hesaplamalara göre ideal izleme mesafeleri şu şekildedir.
24 inç 0,96 m
26 inç 1,05 m
32 inç 1,31 m
37 inç 1,48 m
40 inç 1,57 m
42 inç 1,66 m
46 inç 1,83 m
50 inç 2,01 m
52 inç 2,10 m
55 inç 2,18 m
58 inç 2,27 m
60 inç 2,18 m
65 inç 2.62 m
70 inç 2,79 m
75 inç 2,97 m
78 inç 3,06 m
86 inç 3,41 m
Ekran boyutu fiyatı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Arkanıza yaslandığınızda görüntünün tüm unsurlarını görebileceğiniz bir monitör sizin için en iyi seçim olacaktır. Eğer monitörünüz masanızın üzerinde ise 24 inç’lik bir monitör işinizi görecektir. Üstelik 24 inç sonrasında fiyatlar çok daha fazla oluyor. Büyük bir müşteri monitörüne de ara sıra bakmak fark edilmeyen görüntü hatalarının daha kolay farkına varmanızı sağlayabilir. Grain’ler ya da secondary hataları gibi. Bu noktada küçük bir ipucu; secondary araçlarından biri olan özel şekillerin hatalarını görmek, arayüzü mümkün olduğunca küçültttüğünüzde daha kolay oluyor.
Bir ekranda colorist için en önemli şey olan kontrast oranı nasıl ölçülüyor?
İki yöntem var.
1. Tam açık tam kapalı: İlk olarak parlaklık tam açılarak ve beyaz fon gösterilerek bir ölçüm yapılır. Sonrasında parlaklık kısılır ve siyah fon gösterilerek ölçüm yapılır. Bu iki değer arasındaki fark kontrast oranını verir.
2. Ansi metodu: Bu teknikte ekranda satranç tahtası benzeri bir şekil gösterilir. Siyah ve beyaz karelerin ortalamaları alınarak kontrast oranı bulunur.
SONUÇ
Kullanacağınız monitör ne olursa olsun yaptığınız işin gösterileceği aygıtın gamutunu ve gammasını desteklemelidir. Gösterimin yapılacağı yerin görüntü standartlarına uygun olmalıdır. İnternette küçük bir arama ile alacağınız monitöre ait test sonuçlarına ulaşabilirsiniz. Eğer aklınızda belirgin bir marka ya da model yoksa %100 AdobeRGB monitör ya da %100 DCI-P3 monitör gibi anahtar kelimeler ile arama yapmanızı ve çıkan sonuçları değerlendirmenizi öneririm.
Günümüzde geçerli olan görüntüleme standartları ise;
BT. 709 HD Video
DCI P3 Digital Sinema
BT. 2020 UHDTV
BT. 2100 HDR Görüntüleme Teknolojisi
Genellikle müşterilerimin sorduğu sorulardan biri de stüdyoda birden fazla monitör olduğu için hangi monitörün referans olduğu sorusu. “Böyle mi görünecek?” gibi ya da “Geçen mavi gördük ofiste biraz sarı gibiydi.” söylemi. Bu yazıda görüntü teknolojilerini hatırladık. Ancak unutmayın kullandığınız monitör kalibre edilmemiş ise ne kadar pahalı, kaliteli olduğunun ya da hangi teknolojiyi kullandığının hiçbir önemi yoktur. Mükemmel derece görme yeteneğine sahip olsak da renk doğruluğunu algısal olarak algılamak mümkün değildir. Monitörünüzü kalibre etmiş olabilirsiniz; fakat unutmayın, çok kaliteli bir monitör kalibre edildikten aylar sonra dahi doğru bir şekilde renkleri gösteremeyebilir. İnsanlar bile zamanla değişiyor, monitörünüz niye değişmesin? Eğer renk düzenleme için para alan bir profesyonelseniz müşterilerinize doğru renk teslim etmek zorundasınız. Bu nedenle en az ayda bir kere monitör kalibrasyonunun yapılması gerekiyor. (Kalibrasyon aslında basit bir işlem. Monitörün önüne bir ölçüm cihazı konulur ve kalibrasyon yazılımı bir dizi renk örneği görüntüler. Ölçüm cihazı bu renklerin doğru olup olmadığını ölçer. Tutarsızlık var ise ayarlama yapılır.)
Ve geldik hangi teknolojiyi seçmeli sorusunun cevabına. Görüntü kalitesi açısından Plazma TV, LCD TV’lerdeki gelişmeye rağmen daha iyi durumdadır. Örneğin kontrast oranları karşılaştırıldığında Plazma TV’lerin üstünlüğü tartışılmaz. Fakat Plazma TV’ler artık hayatımızda yoklar. Bu nedenle temin etseniz bile uzun vadede bence yatırım yapmaya değmeyecek bir teknoloji gibi duruyor. Plazma ile benzerlik gösteren OLED teknolojisi ise daha tercih edilebilir duruyor. Şu an Hollywood’da birçok stüdyoda müşteri monitörü olarak OLED TV’lerin tercih edildiği haberlerini alıyoruz. Bu nedenle kendim şu an bir tercih yapacak olsam tercihimi OLED’den yana kullanacağımı belirtmeliyim.