Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Sinema ve Televizyonda İçerik Üretiminde Kullanılan Cihazların Yerlileşmesinin Önemi (1)
Sinema ve Televizyonda İçerik Üretiminde Kullanılan Cihazların Yerlileşmesinin Önemi (1)
17.09.2021 14:45

“EKRANDAKİ GÖRÜNTÜ BİR ŞEYİN TEKNOLOJİK ALETLERLE YENİDEN YORUMLANMASIDIR”

Kitle iletişim araçları arasında en popüler olan televizyon ve sinemadır. Artık her evde bir televizyondan öteye geçilmiş, her odada bir televizyona hatta metroda, otobüste, uçakta vb. internete bağlanabilen her yerde televizyon ve sinemanın içerikleri tüketilebilmektedir. Reytingle ölçülen izleme sayıları artık tıklama ve “like” sayılarıyla ölçülür hale gelmiştir.

Sinema ve televizyon sektörü teknolojik gelişmelerden iki yönlü etkilenmektedir. Üretim için bir dizi elektronik gereç kullanmanın yanı sıra iletmek için de bir dizi elektronik gereç kullanılması gerekmektedir (Kars, 2003). Bu iki yönlü teknolojik gereksinim iki yönlü etkileşim doğurmaktadır. İzleyiciye ileti artık sadece televizyon ve sinema ekranından ulaşmamaktadır. Teknolojik değişimlerle ileti artık birçok farklı şekilde ulaştırılabilmektedir. Bu farklı yöntemler izleyicinin kolay bir şekilde iletileri tüketmesine ve talep fazlalığına sebep olmuştur. İkinci olarak içeriklerin üretilmesi aşamasında kullanılan ekipmanlar ve aletler teknolojik olarak gelişmektedir. En basit örneği analog kablolardan HDMI kablolara geçiş yapılmıştır. Daha yüksek teknolojik cihazlar çekimlerde kullanılmaya başlanmış; bu da üretilen içeriği oldukça fazla etkilemiştir.

Türkiye, sinema-televizyon sektöründe üretilen içeriklerin ihracatında dünya ikincisidir. 140’dan fazla ülkede Türk yapımı diziler ve filmler izlenmektedir. İhracattan elde edilen gelirin 2023’de 1 milyar doları geçmesi beklenmektedir. 11. Kalkınma Planı’nda sektörün büyük bir gelişme gösterdiğinden bahsedilmiştir. Ancak sektörün ihtiyaç duyduğu ekipmanlar ve teknolojik cihazlar konusuna değinilmemiştir. Bu makalenin amacı dizi ve film ihracatının verilerinden faydalanarak, iç ve dış pazarın büyük talepleriyle sektörde yerli malı teknolojilerinin artması gerekliliği araştırılmıştır. Yerli teknoloji hamlesiyle oluşan teknolojik derinliğe sinema-televizyon yayıncılık ekipmanlarının katılmasının gerekliliğinden bahsedilmiştir. Yapılan teşvikler ve destekler sonrası savunma sanayisinde yerli milli olarak geliştirilen sensörler, sinyal taşıma cihazları, görüntüleme sistemleri hakkında edinilen bilgiler yayıncılık altyapısı tarafından kullanılan cihazlara kolaylıkla aktarılabilir. Bu şekilde yapılacak sektörler arası teknoloji transferi Türkiye’nin yüksek teknoloji üretebilme kapasitesinde artışa, ayrıca ürettikleriyle katma değer katan bir sektörün dışa bağımlığını azaltmasına yol açacaktır. Ayrıca 140 farklı ülkeye ulaşan bu içeriklerin üretim aşamasında kullanılan cihazların reklam ve pazarlaması çok kolay olacaktır.

1. Sinema ve Televizyonda Teknolojinin İçeriğe Etkisi 

Ekran, gelişen teknolojiyle birlikte değişmeye başlamıştır. Bu değişim, ortalama 80 yıllık televizyon teknolojisini etkilediği gibi, teknolojiyi kullanan bireylerin ve toplumun sosyo- kültürel yapısını da etkilemiştir (Gezgin, 2018).

Günümüzde her alanda olduğu gibi gelişmiş teknolojik ürünler yayıncılık sektöründe de kullanılmaktadır. “Broadcast” diye tabir edilen ve içerik üretimi aşamasında ihtiyaç duyulan ürünlerin genellemesi olarak geçen bu tabir, altında birçok ürün barındırmaktadır. Basit bir kablodan mikrofona, kameradan ışıklara ve hassas dengeleme yapan sistemlere, canlı yayın sistemlerinden yazılımlara kadar yaklaşık iki yüz kalem ürün barındırmaktadır. Bu ürünler genel olarak ithal edilmektedir. Bazı girişimlerle belli başlı ürünler yerli üretime geçmiş olsa bile ürün skalasında küçük bir yer tutmaktadır. Gelişen yayıncılık, artan havuz sistemleri, küçük bütçeli yapımların ve sosyal medya yayınlarının artmasıyla yukarıda bahsi geçen ürünlere talep her geçen gün artmaktadır. Bu aletler içeriğin üretilmesini sağlamakla birlikte gerçekliğin artmasını ve yaratıcılığın gelişmesini sağlayarak üretilen içeriğin kalitesinde önemli rol oynamaktadır. Kalitenin artmasıyla oluşan bu gerçekliğe “sinemada gerçeklik” denir. Sinema izleyicisinin tüm dikkatini kendi içine alan bir gerçekliğe, kendi gerçekliğine sahiptir. Ama sinema, gerçeklik duygusu yaratmak için aktüel gerçekliği değiştirir (Gök, 2007). Bu değişimi sağlayabilmesi ve izleyiciyi kendine bir tutkuyla bağlayabilmesi günümüzde gelişen teknoloji ile daha kolay bir şekilde yapılabilmektedir. “Yeni makineler veya teknikler yalnızca yeni bir ürün değil, aynı zamanda taze, yaratıcı düşünceler için birer kaynaktır.” (Künüçen, 2013).

Televizyoncular ve sinemacılar sektörel gelişmeleri sürekli takip etmek zorundadırlar. Zaten sürekli kullanımla eskiyen ürünlerini güncelleştirmek ayrıca çağdaşlarıyla rekabette kalabilmek için sürekli güncellemeler yapmak zorundadırlar. Ayrıca gün geçtikçe gelişen teknolojik broadcast ürünleri, yaratıcıların kafasında oluşturdukları etkiyi izleyiciye istedikleri gibi aktarabilmelerini sağlamaktadır. Örneğin, Birinci Dünya Savaşı’nı anlatan bir filmde siper içinde yürüyen askeri arkasından takip eden bir görüntü düşünelim, bütün siper boyunca yürürken sizi gerçekten orada olan askerlerden birine çevirmek ister yönetmen ve bunu kameranın titremesini engelleyen dengeleyici sistemler, gözün görme açısına en yakın objektifler, ambiyansı en iyi şekilde oluşturacak ışıklar kullanarak sağlar ve savaş alanının büyüklüğünü gösterebilmek ve gerçekliği artırabilmek için birçok farklı son teknoloji ürünler kullanmak zorundadır. Yani çok fazla para harcamak zorunda kalacaktır. Buna örnek olarak 2019 yapımı “1917” (Mendes, 2019) filmini örnek verirsek toplam harcanan para 95 milyon Amerikan doları olmuştur. Dünya genelinde bu filmden 384 milyon Amerikan doları gelir elde edilmiştir (imdb, 1917, 2020). Bu örneğin tam tersi olarak örneğin “Paranormal Activity” (Paranormal Activity, 2007) filminde yönetmen sizi korkutmak için sadece tek bir standart kamera ve basit ışık ekipmanı ile bütün film boyunca aynı evde iki kişiyle bunu başarabilmiştir. Film sadece 15 bin Amerikan doları harcanarak çekilmiş ama dünya genelinde 193 milyon Amerikan doları hasılat elde etmiştir (imdb, 2009). Bu örnekleri vermemin sebebi harcanan paranın yüksek olmasının içeriğin iyi olacağı anlamına geldiği değil. İçeriği üreten kişilerin hayallerindekini izleyiciye aktarabilmek için farklı teknolojik aletlere ihtiyaç duymalarıdır.

Teknolojik malzeme varlıklara, olaylara, sahneye kendi yaratıcılığını katarak onu geliştirir, adeta yeniden yaratır (Künüçen, 2013).

Yayıncılık sektöründe üretilen içeriğin tüketilmesi günümüzde çok kolaylaşmış ve basitleşmiştir. İzleyici ya da dinleyici daha iştahlı bir şekilde tüketmektedir üretilen içerikleri. Bu da daha fazla içerik üretilmesine sebep olmaktadır. 11. Kalkınma Planı’nda yer alan “Görsel Hizmetler Sektörünün Geliştirilmesi Çalışma Grubunun” hazırladığı raporda konuya şöyle değinilmiştir “Yaratıcı kültürel endüstriler sektörünün bir başka önemli bileşeni ise televizyon içerikleri ve özellikle de dizi filmlerdir. Dünya genelinde televizyon içerik harcamaları 1,8 trilyon dolar seviyelerine yükselmiştir. Ürünlerin günlük hatta saatlik olarak tüketildiği televizyon sektöründe televizyon kanalları arasında var olan yarışta yer alabilmek için ciddi manada içerik üretimine ihtiyaç duyulmaktadır” (OnbirinciKalkınmaPlanı, 2019). Daha fazla içerik üretilmesi daha fazla teknolojik aletin kullanılması demektir. Teknolojik aletlerin yardımıyla üretilen bu içeriklerin aynı bir sanayi kolu gibi üretim bandında üretilmiş bir ürün gibi ne kadar önemli olduğu ve ülke ekonomisine katkısı oldukça fazladır.

2. Dizi – Film İhracatının Ülke Ekonomisine Katkısı

Öncelikle ülke içerisinde gelişen sektör daha sonra üretilen içeriği ihraç etmeye başlamıştır. Türkiye’de diziler uzun bir süre sadece iç pazara yönelik gerçekleştirilmiştir. 2006’dan itibaren dizi ihracatında hızlı bir artış kaydedilmiş ve diziler başta Balkanlar ve Ortadoğu ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafına ihraç edilmiştir (Öztürk & Atik, 2016). Aynı süreçte sinema sektörü iç pazarda büyük bir gelişme göstermiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, 2019 yılında 147’si yerli, 260’ı yabancı olmak üzere 407 film vizyona girdi. Yerli film izlenme oranında Avrupa’da 8 yıldan bu yana birinciliği bırakmayan Türkiye, 2019’da yüzde 55 izlenme oranıyla bu alandaki yerini korudu (NTV, 2020). Aynı bir fabrika gibi üretilen içeriklerin de ihracatı yapılmaya başlandı. 2000’li yıllardan sonra Türkiye’de görsel-işitsel sektörde yaşanan canlanmayla dizi filmlerin üretimi artmıştır. Kısa sürede kendi başına bir sektöre dönüşecek kadar hızlı büyüyen ve uluslararası boyut kazanan dizi film sektörü ulusal televizyon kanallarında en fazla izlenen programlar haline gelirken ulusal sınırları aşarak ihraç edilen bir kalem haline gelmiştir. Türkiye’de her yıl yüzün üzerinde dizi üretilmektedir. Üretilen dizilerin %75’i 140’dan fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Başta Ortadoğu ve Balkan ülkeleri olmak üzere ABD’den Şili’ye, Çin’den Rusya’ya dünyanın dört bir yanına pazarlanan Türk dizilerinin halihazırda 400 milyon izleyicisi olduğu öngörülmektedir. Bu veriler Türkiye’yi Amerika’dan sonra dünyaya en çok dizi ihraç eden ikinci ülke konumuna getirmiştir (OnbirinciKalkınmaPlanı, 2019). İhraç edilen ilk Türk dizisi 1975 yapımı TRT dizisi “Aşk-ı Memnu”dur. En çok ülkeye ihraç edilen dizi Muhteşem Yüzyıl, 70 ayrı ülkede 500 milyondan fazla seyirciye ulaşmıştır (jurnal.ist, 2019). Dizi ihracatından elde edilen gelir 2023’de 1 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. 10 yıl önce bu gelir 1 milyon dolar bile değilken yaşanan bu büyük gelişmenin ardında Türkiye’de üretilen bu içeriklerin izleyiciyi çekebilecek özelliklerde üretilmiş olması gösterilmektedir. Bu özelliklerin üretilmesinde yeni sektörde kullanılan aletlerin teknolojik gelişimi çok önemli bir noktadadır. Eurodata’nın 2016 yılında gerçekleştirdiği araştırmaya göre dünya genelinde kanallar ortalama olarak içeriklerinin %70’ini kendileri üretmekte, %30’unu ise diğer ülkelerden ithal etmektedirler. İthal edilen televizyon içeriklerinin %25’ini Türk içeriklerin oluşturduğu ortaya konulmaktadır. Kısacası dünya genelinde ithal edilen 4 içerikten birinin Türk yapımları olduğu söylenebilecektir (OnbirinciKalkınmaPlanı, 2019).

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “yumuşak güç” olarak nitelenen film-dizi sektörünün dünyada Türkiye imajına önemli katkıda bulunduğunun altını çizmektedir. Avdagiç, Önce Türk dizilerinin girdiği, Türk yaşam tarzının, tüketim biçiminin, Türkiye’den mekanların girdiği ülkelere, ardından Türk ürünleri giriyor. Memnuniyetle görüyoruz ki, Türk yapımları İsveç’ten Kosta Rika’ya, Çin’den İspanya’ya kadar milyonları TV, akıllı telefon ve bilgisayar ekranlarına kilitliyor. Dizilerle hazır hale gelen bu ülkelerde girişimcilerimizin pazara açılmaları çok kolay hale geliyor(Habertürk, 2018). Ayrıca Avdagiç ticari anlamda getirilerinden şöyle bahsetmiştir, “Türk dizi, film ihracatında elde edilen gelir 2008 yılında 100 bin dolar iken, bu rakam 2017 yılı itibarıyla 300 milyon doların üzerine çıktı. İyi projeler çıkarsa, ihracat 400 milyon doları geçer. 2023 yılı için belirlenen hedef ise en az 1 milyar dolar. Potansiyelimiz bunun çok üzerinde. Tüm dünyada 100’ün üzerinde ülkeye dizi ihracatı gerçekleştiriyoruz” (Habertürk, 2018).

Sektörün ürettiği içeriğin ihracatının önemini ve geldiği seviyeler belirtilmiştir. Dizi sektörünün ulaştığı toplam cironun yaklaşık 10 katı kadar etrafında bir ekonomi yarattığı, ihracatı ve mal ve hizmet satışını kolaylaştırdığı tahmin edilmektedir. Ayrıca son zamanlarda Türkiye karşıtı oluşan lobi çalışmalarına karşı üretilen içeriğin iletilmesi çok önemlidir. Özellikle Türkiye’ye uzak ülkelerde örneğin ABD, Güney Amerika ve Uzak Doğu’da gelişen ilişkiler Türkiye karşıtı lobi faaliyetleri tarafından engellenmeye çalışılmaktadır. Ancak o ülkelerin yetkilileri harici sıradan vatandaşına kadar ulaşan bu içeriklerin, doğru Türkiye imajı sağlanmasında önemi büyüktür.


Devam edecek..


 

YAZAR HAKKINDA
Yakup Gümüş
ykpgumus@gmail.com
ETİKETLER
En Çok Okunanlar
Dergi