Bridgerton adlı dizi, Bridgerton ailesinden birbirine çok bağlı sekiz kardeşin Londra yüksek sosyetesindeki sevgi ve mutluluk arayışlarını anlatıyor. Dizinin senaryosunda, Julia Quinn’in çok satan romanlarından ilham alındı.
Birinci sezonu Netflix’te en çok izlenen dizilerden biri haline gelen yapımın Görüntü Yönetmeni Jeffrey Jur, çalışmaları hakkında bilgi verdi:
“Bridgerton’ın Netflix’te gördüğü yoğun ilgi inanılmaz ve bundan gurur duyuyorum. Üzerinde çalışması harika bir projeydi ve yeni bir sezon için yeniden başlamayı sabırsızlıkla bekliyorum. Ekibi çok sevdim ve oyuncu kadrosu harikaydı.”
“Çok büyük mekânlarda, tarihi binalarda ve muhteşem salonlarda çekimler yaptık. Dizi 1813 yılında geçiyor. O zaman pek elektrik yoktu, bu yüzden mum ışığıyla uğraşacağımı biliyordum. Mekânların bazıları eşsiz güzellikte. Bunların çoğu bugün müze oldukları için yapım açısından zorlular, çünkü kamera ekibi olarak bir şeyler koymaya, düzenlemeye ve taşımaya alışkınsınız ve bu yerlerin birçoğunda ya hiçbir şeye dokunamıyor, ya da çok azına dokunabiliyorsunuz.”
“Çalışırken kurallara uyduğumuzdan emin olmak için mekânlarda hep bizi izleyen biri vardı. İşler zordu ve ışıkları kaydırmak gerekiyordu. Balon ışıklar donanımızın önemli bir parçası haline geldi. Britanyalı ekipler bu mekânlarda nasıl çalışılacağını biliyorlardı. Pencereleri karatmak için siyah malzeme asamıyorsunuz, bir çerçeve oluşturup büyük dikkatle binanın karşısına asmanız gerekiyor. Bu mekânlarda ayrıca çok tek tip kompozisyon var. Simetri bu yerlerin tasarımının ve inşasının önemli bir parçası ve bunu değiştirme imkânınız olmadığı için buna göre kadrajlama yapıyorsunuz.”
“O kadar muhteşemler ki, kornişlere uzanıp dokunmak istiyorsunuz. Tavanı çekmeye çalışıyorsunuz ama böyle bir yapımda bu zor, çünkü tavandan başlamak, veya alçak çekim yapıp tavana doğru yükseltmek istiyorsunuz, çünkü tavan olağanüstü. Bu nedenle sıklıkla tavanı kadrajlayıp harika çekimler yakalıyor, ve buradan aşağıya, sahneye iniyorsunuz.”
“Stüdyo dışı tüm çekimlerimizi başlangıçta yaptık, çünkü sahneler hazır değildi. Setler tahmin edeceğiniz gibi muhteşemdi. Yemek salonları ve yatak odaları inşa edildi, buralar kurulduğu sırada biz de stüdyo dışı çekimlerimizin tamamını yaptık. Yaz sonundan sonbahara kadar çekim yaptık, ardından Noel’e yaklaştık. Bu nedenle sona doğru bazı zorlu hava koşulları yaşadık ama pek etkilenmedik. Ve kameranın tüm koşullarda çok iyi çalıştığını söylemek zorundayım. VENICE kameradan çok memnun kaldım.”
“VENICE kamerada muhtemelen en sevdiğim şey, 2,500 temel düzey olmasıydı. Elbette bunu test ettik. Her zamanki gibi gürültü konusunda endişeliydim, ve yüksek ISO düzeyinde kameranın verdiği kaliteye hayran oldum. Setlerde ampul ve mumları birlikte kullandık. Müze gibi bazı yerlerde mum yakamadık ve atmosfer yaratamadık. Başka yerlerde ve setlerimizde mumlar kullanabildik.”