Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Netflix Rose Island Filminde ARRI Geniş Format
Netflix Rose Island Filminde ARRI Geniş Format
27.01.2021 17:14

Sinema Görüntü Yönetmeni Valerio Azzali, “Rose Island” adlı ilk geniş formatlı İtalyan uzun metrajlı filmi ARRI ALEXA LF, ALEXA Mini LF ve ARRI ZEISS Master Anamorphic lenslerle çekti. 

Televizyon dizileri “Gomorrah” ile “Black Moon”da çalıştıktan sonra Valerio Azzali, Sydney Sibilia’nın Netflix filmi “Rose Island” için görüntü yönetmenliği teklifini kabul etti. Giorgio Rosa ile Rimini kıyısının açığındaki bir platform üzerinde bağımsız bir devlet yaratılmasının gerçek öyküsünü anlatan “Rose Island”, ALEXA LF ve ALEXA Mini LF kameralar, ARRI ZEISS Master Anamorphic lensler ve 24x36 sensörle çekilen ilk İtalyan filmi oldu. ARRI Lighting de kurulumun bir parçasıydı. Azzali projedeki çalışmasından ARRI’ye bahsetti.

“Rose Island” Giorgio Rosa ile Rimini kıyısının açığındaki bir platform üzerinde bağımsız bir devlet yaratılmasının gerçek öyküsünü anlatıyor. 

Filmin çoğu denizin ortasında geçiyor. Nerede çekim yaptınız ve çekim koşulları nasıldı?

On bir hafta süren çekimlerin altı haftası Malta’da, çoğunlukla yüzme havuzlarında ve kumsalda açık havada yapıldı. Filmin önemli bir parçası İtalyan Parlamentosu Montecitorio ile İçişleri Bakanlığı arasındaki yönetim merkezlerinde geçtiği için, geri kalanı Rimini, Bologna ve Roma’da çekildi. Film taban tabana zıt şekillerde karakterize edilen iki dünyayı gösteriyor ve tamamen farklı aydınlatmayla çekildi. Bu dünyalardan biri, dış dünyayla bağlantısı olmayan şeylerin olup bittiği Hıristiyan Demokrat Partinin kapalı ve sigara dumanlı binalarını gösteriyor. Diğeriyse bir çocuklar, ışıklar ve açık hava dünyası. Başka bir çekim yeri de Val d'Aosta’daki Cogne idi. Kara ihtiyacımız vardı ve burada çok kar yağdı, böylece Avrupa Konseyi önündeki araç parkını yeniden canlandırdık ve ardından dijital işlemler uyguladık.

Bol kar yağan Val d'Aosta’daki Cogne’de çekim.

Nasıl bir görsel tarz yakalamaya çalıştınız? 

“Rose Island” 1968 yılında geçen bir dönem filmi ve bu dönemin dilinden çok ilham aldık. Ben 1977 doğumluyum ve altmışlı yıllarla ilgili algım, bu yıllarda çekilmiş tarihi ve fotografik belgelerden geliyor. Bunların arasından, bizim filmimizden tamamen farklı olmasına rağmen Godard’ın “Contemp” filmi çok önemli bir kaynak oldu. Renk açısından güzel, zarif ve özel bir şekilde sinemaskop formatta karakterleri ve ortamları kadrajlama yeteneği yüksekti. İzlediğimiz başka bir modern film, Mangold’un yönettiği “Ford v Ferrari” oldu. Benzer bir dönemi anlatıyor ve anamorfik lensler takılan ALEXA LF kamerayla çekildi. 

Azzali karakterleri ve çevreyi altmışlı yılların sinemaskop formatıyla kadrajlamayı tercih etti.

Birçok seçeneği değerlendirdiniz, sonunda neden ALEXA LF’i seçtiniz?

Çok ilginçti. Birçok kamerayı denedim ama sonunda bizim için en iyi ALEXA LF göründü, çünkü istediğimiz fotografik görünümü elde etmemiz için gereken tüm özelliklere sahipti. Pozlama enlemini, parlak ışıkları ve güneşi, büyük çoğunluğu açık havada gündüz çekilen bir filmde yaratmak istediğimiz görüntüyü en iyi yansıtacak şekilde yönetiyor. Denetim altında tutmak zorunda olduğum başka bir konu daha vardı; mavi ekranlar. Mavileri dijital efektler danışmanı Stefano Leoni seçti, ve deniz yüzeyindeki yansımalar nedeniyle sıklıkla az pozlandı. Uçsuz bucaksızdı ve düzgün aydınlatılamıyordu. Yine de kameranın logaritmasını kontrol ettiğimizde mükemmel çıktı. Stefano’nun mükemmele erişmek için yaratması gereken özel efektler için tüm bilgiler vardı.

Kameranın arkasındaki Görüntü Yönetmeni Valerio Azzali ve sarılı Yönetmen Sydney Sibilia ile birlikte ekip üyeleri sette.

ARRI Master Anamorphic seçiminin nedeni ne oldu?

Teknik ve sanatsal nedenlerdi. Filmin kendine özgü kusursuzluğa sahip olması gerekiyordu, ayrıca altmışlı yılların filmlerinde pek kusur görünmüyordu; parlamalar henüz ortada yoktu. Bu durumda öykü anlatımıyla ilgili bir gereksinim vardı; hepsi önemli ve aynı odak düzlemi üzerinde olmak üzere karelerde hep çok kişi vardı. Karenin kenarlarında bozulduklarını görmek korkunç olurdu. Bu nedenle yakın çekimlerde bile mümkün olduğunca geniş kullanmak, arka planı hiç kaybetmeden kamerayla mümkün olduğunca yaklaşmak için geniş format ile anamorfik lensleri birlikte kullandık. Filmde çok sayıda avantaj vardı ve yakın çekim yaparken arkasında hareket eden bir dünyanın net görülebilmesi güzel. Doğal olarak çeşitli nedenlerle bu kurulumda çekim yapmak kolay değildi. En önemlisi, lenslerin bu formatı kaplamamasıydı. Bu durumda sensörün içerisinde %86 kırpma yaptık ve 40mm üzeri Anamorphic Master kullandık.

Yönetmen Sydney Sibilia talimatlar veriyor ve arka planda ARRI ışık var.

Çok farklı çekim koşullarında çalıştın. Teknik açıdan esnekliği nasıl korudun?

Bu açıdan ALEXA Mini LF harika bir kamera. Boyutu küçük ama karmaşık çekimler için ihtiyacınız olan her şeye sahip. Süreç pürüzsüz ve hızlı ilerliyor. Bir su kayağı yarışı sırasında tekneden takipleri ve dönemin MotoGP takiplerini gimbal üzerinde, yastıklı kollar üzerinde ve Steadycam üzerinde hep ALEXA Mini LF ile yaptık. “Rose Island”, kamera hareketleriyle, az kesimle, su altı çekimleriyle, adada drone ile uzun çekimleriyle geniş ölçekli bir film. Drone çekimleri için hem Inspire DJI hem de sekiz pervaneli drone kullandık. Çekimlerde arka planda deniz olduğu zaman ALEXA sayesinde maksimum pozlama enlemini elde etmek için her zaman ikinci seçeneği tercih ettim. 

ARRI ALEXA Mini LF çekimler sırasında çok yükseğe çıktı.

En büyük zorluk neydi?

Devamlılık en büyük zorluk oldu. Sabit bir platform üzerinde, güneş elbette hareket ederken ışığı nasıl yöneteceğimizi bulmamız gerekiyordu. Çözümlerden birisi, güneşi filtreleyip kapatarak ışıkları kullanmaktı. Bu amaçla 12 x 12 metrelik bir yapay ipek kumaşı, 60 metrelik vinçle yukarı kaldırdık. Çoğunlukla işimize yaradı; diğer seferler kuvvetli rüzgâr yüzünden onu kullanamadık, ama belki 20 saniye süren bir sahnede sürekliliği korumamıza imkân verdi ve güneş platforma göre 180 derece hareket ederken bütün gün çekim yapabildik. 


Tüm fotoğraflar Netflix’e aittir.