Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Bir Roll Caption Masalı
Bir Roll Caption Masalı
16.10.2017 10:03

Kimsenin izlemediği ve pek de önemsemediği çalışanlar listesi hakkında

Biliyorum pek çok sektör çalışanı bu yazıyı yazdığım için çok kızacak. Ama çuvaldız kendimize…

Sinema ve televizyon yapımları ilk başladığı yıllarda aynı zamanda dokumanter (belgesel) bir nitelik taşıyordu. Film üzerine kaydedilen bilgilere başka biryerden ulaşmak mümkün değildi. Bu nedenle, sinema filmlerinde, televizyon çalışmalarında, o çalışmaya emek vermiş herkesin adı sanı ‘kayıt amaçlı” yazılıyordu.

Bu gelenek günümüzde ‘resmi” televizyon kanallarında hala sürmektedir. 

Bir sinema filmi gösterisinin sonunda, fikir sahibinden ulaştırma personeline kadar film setinde çalışmış herkesin adı uzuuun uzuuun geçer. Ama film bittiği andan itibaren sinema ışıkları açılır, seyirciler koltukların arasından toparlanırken ve salonun dışına çıkma uğraşındayken perdede çalışanların listesi, özgün film müziği eşliğinde akmaktadır. Kimse kafasını çevirip “kamera asistanı kimmiş yahu, hiç netlik kaçırmamış” diye bakmaz. Sinema çalışan listesi konusuna başka bir yazıda ayrıca değineceğiz.

Televizyonda ise bir dizi ya da filmin, hatta stüdyo programının veda anonsu/bitimi sonrasında ya zapping yapılır ya da çay koymaya kalkılır.

Peki bu çalışanlar listesi ne için, kim içindir?

Amaç çalışanların “biz yaptık” çığlığıysa, zaten bunu kimse işitmemektedir.

Televizyon kanallarının rekabet için geliştirdikleri formüller içinde ilk değişime uğrayan unsur seyirci kaçıran/rating düşüren roll veya crawl caption diye adlandırılan çalışan isim listesidir.

Dakikalarla rating hesapları yapan; gelirleri ratinge endeksli olan (artık reklam gelirleri, programın ratingine uygun bir çarpanla belirlenmektedir) televizyon kanalları için çalışan listesi hep sorun olmuştur. İlk uygulamalarda çareyi altın makasta buldular, hem sinema filmlerinin hem de diğer programların son jenerikleri makas kurbanı oldu.

Süreç içinde, yapımcıların hamlesi ise, programın son anlarında, son jenerik süresince programı sürdürmek; yan veya alt tarafta çalışan listesini vermek olmuştur.

Dedim ya roll caption'lar ilk zamanlar tarihe kayıt amaçlıdır. Ama artık bu bilgilere internet ortamından rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Bir programı beğenen kişi açıp kim yapmış bunu diye bilgi alabilir durumdadır.

Yeni kuşak televizyonculukta, gerek dizilerde, gerek tv filmlerinde ve gerekse programlarda artık ilk ve son jenerikler iyice minimalize edilmiştir. Hatırlayın: LOST. 40 saniyelik özetin ardından 5 saniye LOST yazısı. Dizinin sonunda ise toplamda 15 saniyeyi geçmeyen bilgilendirmeler.

Eğer sizin yaptığınız şekilde emeği geçen herkesi yazmak amacı varsa, o zaman kapıdaki güvenlikten; üzerini çizdiğiniz devamlılık çalışanlarına kadar, çalışmanın ekrana gelmesinde bütün kurumun emeği vardır ve yazılmalıdır. O zaman muhasebeci de beni niye yazmadınız diyebilir. Kalorifer tesisatçısı, sizi ben ısıttım, elektrikçi ben olmasam ışıklarınız yanmazdı diyebilir. Bu isteğin sonu yoktur. İtirazlar da haklıdır. Bu nedenle çalışan listesini bu kadar detaylandırmak ve uzatmak doğru değildir.

“İşin karşılığını almak”, “takdir görmek” “bunu biz yaptık” gibi argümanlar her zaman dile getirilecektir. Ama ekonominin ezici çarkları hızla dönmektedir.

Bugün yaşam alanımız içinde pek çok malzeme kullanıyoruz. Ama grup çalışmasıyla ortaya çıkan eserlerin pek çoğunu kim yapar bilmeyiz. Mesela Mercedes bir arabaya biniyorsun. Bence teknolojik bir sanat eseri. İçinde arabayı yapanların listesini gördünüz mü hiç? Hayır. Merak edersen internet sitesine girer bakarsın, bu modeli kim tasarlamış, kim üretmiş diye..

Bizim gibi nispeten az gelişmiş toplumlarda, insanlar kendilerini gösterebilmek için etikete, şekilciliğe başvurur. Giyimine, aksesuarına dikkat eder. Marka gözlüğü, marka telefonu, marka saati olur. İki dil bilir ama anlatacağı ne bir fikri vardır ne de sunacağı bir eseri. Bu nedenle ekranda adının yazılması, o işi mükemmel yapmaktan daha önemlidir. Bu mesleki tuzağa düşmemek için çağdaş yaşamın koşullarını doğru bir şekilde süzmek gerekir. 

Günümüz şehir insanı artık 1 cümleden fazla okumak, fazladan 1 dakika izlemek istemiyor. Eğer yaptığımız eserin çok kişi tarafından tüketilmesini istiyorsak, izleyiciyi kaçıran bu tür malzemelerden kaçınmalıyız.

Benim kişisel düşüncem - süre ve rating sınırlamaları yok ise - çalışan listesine şöyle bir filtre uygulanmasıdır: Üretim yapanlar ve üretimin yayılmasını sağlayanlar. Program sonuna adı yazılması gerekenler üretimi yapanlar olmalı. Kimdir bunlar? Yapımcı, yönetmen, kameraman, ışıkçı, sesçi, kurgucu, oyuncu, seslendirmeci, bunların yardımcıları, makyaj, kostüm, devamlılık, dekor, onların yardımcıları…. Oooooo.. liste yine uzayıp gidiyor. 

Bir tablonun arkasında (ki tek kişilik bir üretim olduğu için pek konumuzla uyuşmuyor) tablonun kasnağını yapan, boyayı üreten, fırçayı üreten adamların isimleri nasıl ki yazılmıyorsa, TV ve sinema çalışmalarında da sadece “fikri üreten, unsurları bir araya getirerek eseri oluşturan kişi veya kişilerin yazılması yeterlidir.

Bir de ürünün ortaya çıkması için para, malzeme, az bulunan özel kaynakları kullanıma sunan kişi ve kurumlar ve destek veren sponsorlar var. 

Peki ya süre ve rating kıskaçları sizi sıkıştırıyorsa? O zaman da ekonominin değerleri ortaya çıkar. Ürünün dikkat çekmesi, satması, daha çok rating alması için bütüüün bu çalışanlar ve destek verenler içinde en popüler kimse, onları ön plana çıkaran künyeler olmalı derim.

Mesela dizide Cem Yılmaz oynuyorsa onun adını yaz yeter. Veya Spielberg yönetmişse başka isme gerek yok. Ürünü ne satacaksa ambalajın üzerine onu tanımlayan işareti koy. Satışın temel prensibi bu…

Aslında eserin jeneriğine kafayı takmayın. İyi ve izlenilir bir eser yaptığınızda insanlar o eseri kimin yaptığını bulur çıkarır ve takdir eder.

Sonuç olarak sinemacı, filmi çekerken sermayesini de kendisi koyuyor, ticari riskini alıyor. Altına da adını yazıyor. Dükkan onun, ne isterse yapar. 

Kurumlara hizmet verenler ise (ki ben de bunlardan biriyim) bir işi yapmak için istihdam ediliyoruz. Yaptığımız hizmet için bizlere iyi ya da kötü bir bedel ödeniyor. Altına isimlerimizi yazmamıza izin vermeleri bile iyi bir şey.

A! Bu arada sakın ola ki adımızın yazılmaması ile yaptığımız işin hafife alınması arasında bir bağdaşıklık kurmayın. Son dönemde medya sektöründe çalışanlar işverenler tarafından ne yazık ki market reyon personeli kıvamına indirilmiş olsa da, yaptığımız işin aslı SANAT'tır. Burada sanat ve zenaat kavramı da karıştırılıyor. Onu da şöyle açıklayarak konuyu dağıtmadan yazıyı bağlayalım.

Yukarıda yazmıştım ya üretim yapanlar ve üretimin yayılmasını sağlayanlar diye bir ayırım lazım diye. İşte üretimi yapanlar işin SANAT kısmına; üretimin yayılmasını sağlayanlar da işin ZENAAT kısmına ait iş erbablarıdır. Ben böyle düşünür böyle derim. Onu da başka bir yazıda irdeleriz. Sağlıcakla… 

NOT: Bazı çalışan arkadaşlarımız haklılıklarını ispat için mahkemelerde kanıt olarak ekrana yansıyan künyeleri sunmak zorunda kalmıştır. Bu da hangi iş koşullarında görev yaptığımızın üzücü bir sonucudur. 

YAZAR HAKKINDA
Teoman Kozan
Televizyon Yönetmeni | teomankozan@gmail.com
En Çok Okunanlar
Dergi