Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Manyetik Kayıt Tarihi [1]
Manyetik Kayıt Tarihi [1]
29.01.2019 15:27

Merhaba,

Arşivimi düzenlemeye kalktığımda atmaya kıyamadığım yüzlerce müzik kaseti, makara bant, videokaset ve kamera kaseti ortaya saçıldı. Sevdiğim müzikler, filmler, aile anılarımız ve profesyonel hayatımın kronolojisi bir film şeridi gibi zihnimde canlandı. Baktım ki benim halimi gören çocuklarım kasetlerden, bantlardan bihaber, artık bir zorunluluk hissiyle onları göstermeye, anlatmaya başladım ama hikâye çok uzun. Bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve yapay zekâ dünyasında günümüz gençlerinin bunları anlamasını ve bizim gibi sevmesini bekleyemeyiz elbette. Günümüzde plakların görece moda olması onlar açısından daha sempatik ve anlaşılabilir sanırım. Çocuklarımla paylaştığım ve biraz da duygusal bu ortam beni kasetler ve manyetik kayıt dünyası hakkında bir yazı dizisi hazırlamaya yönlendirdi.

Günümüzde ne yazık ki kaset denen şey ortadan kalktıysa da uzunca bir zaman diliminde bizim gibi hem müzik sever hem de yayıncı olanlar için manyetik bantlar, bir anlamda kasetler hayatımızın en önemli ögelerinden oldular. Çünkü kasetler bir dönem için profesyoneller ve dinleyiciler için gündelik hayatta çok karşılaşılan ve kullanılan belki de en fazla kabullenilerek sevilen medya ürünü oldu. Kasetler sayesinde müzik cebimize sığan walkman’lere, videokasetler sayesinde ise sinema evimize girdi. Belki de kasetlerin, bantların en cazip yanı çocuklarımızın yaş günü partisini, babaannemizin bayram yemeklerini, istediğimiz her şeyi kaydedebilmekti.   

Manyetik kayıt, ses, görüntü ve her tür elektrik, bilgisayar verilerinin manyetizma özelliği taşıyan malzemeler üzerine manyetik biçimde kaydedilmesidir. Bir mıknatısı demir tozları üzerine yaklaştırıp hareket ettirdiğimizde onların mıknatısın kutupları doğrultusunda şekillendiğini ilköğretim fen bilgisi derslerinden hatırlayalım yani mıknatıs manyetik özelliği olan tanecikleri şekillendirir.

Öncelikle manyetik kaydın geçmişine bir göz atalım. Bilim adamları sesi elektrik sinyallerine dönüştürmeye başladıklarında bu sinyalleri kaydedip saklayarak, yeniden dinleyebilmenin yollarını aradılar. Teorik olarak elektriksel ses sinyalini manyetik enerjiye dönüştürüp manyetik bir ortam üzerine kaydedebilecekleri sistemler üzerinde çalıştılar. Ses dalgalarının mikrofonda oluşturduğu elektriksel ses sinyalini en basit anlatımıyla etrafı bakır tellerle sarılı bir demir çekirdek olan elektromıknatısa yönlendirdiler. Yaygın kullanımda manyetik kafa (magnetic head) dediğimiz bu elektromıknatıs sesin frekans ve şiddetine göre mıknatıslanarak etrafına bir manyetik alan yayıyordu. İlk olarak Danimarkalı Valdemar Poulsen, bu manyetik kafanın önünden geçen manyetik özelliği yüksek olan çelik telin ses sinyaline göre manyetik yapısının değiştiğini keşfetti. Böylelikle ilk manyetik ses kaydı 1898 de Valdemar Poulsen tarafından bir çelik tel üzerine yapılmış oldu. 

Manyetik kayıt

Tel kaydedici (wire recorder, telegraphone) olarak bilinen bu sistemde 0.1-0.25 mm kalınlığındaki çelik tel sarılı bir makara, saat yönünün tersine dönüyor, manyetik kafadan geçen tel ses sinyaline göre manyetize oluyor ve yanındaki boş makarada sarılarak toplanıyordu. Kayıt bittiğinde sağdaki makarada toplanmış kayıtlı tel, soldaki boşalmış makaraya tekrar sarılarak başa alınan kayıt tekrar aynı işlemle okuma konumuna geçiyor. Yine aynı şekilde ve hızda kafanın önünden geçerken kafa bu sefer telin manyetizması sayesinde aynen bir mikrofon gibi o sinyalleri algılayarak hoparlöre gönderiyor, böylelikle tele yapılan ses kaydı tekrar tekrar dinleniyordu. Valdemar Poulsen, 1900 yılında düzenlenen Paris Fuarında İmparator Franz Josef’in sesini çelik tele kaydetmiş ve İmparatora dinletmişti. Tel kaydı o zaman için büyük bir devrim olsa da ses kalitesi açısından çok zayıftı. 

Marconi Stille çelik şerit ses kaydedici - TRT Müzesi

Çalışmalarını İngiltere’de yürüten Alman Louis Blattner, Poulsen’nin ses kaydı için kullandığı çelik tel yerine çok ince çelik şeritler kullanarak Blattnerphone’u geliştirdi. BBC, 1930 yılında Kral 5. George’un sesini kaydederek denediği Blattnerphone’u 1932 yılından itibaren radyo programı "Pieces of Tape"in kayıt ve yayınlarında kullanmaya başladı. Blattnerphone bir hayli büyük bir cihazdı ki onu kaydedilecek ses kaynağının yakınına götürmek yerine ses kablolar aracılığıyla cihaza getiriliyordu. Bildiğimiz teyp bandı görünümüne sahip olsa da çok büyük ve ağır olan çelik şeritler ilk dönem 6 mm genişlik ve 0.08 mm kalınlığa 2700 m uzunluğa sahip 62 cm genişliğinde makaralara sarılıydı ve ancak 20-30 dakikalık bir kayıt süresine ulaşabiliyordu. Modern manyetik kaydın temeli sayılan bantlar için bu değişiklik bir mihenk taşı olmuştur. Bu teknolojinin örneklerini İstanbul’da Rahmi Koç, Ankara’da ODTÜ ve iftiharımız olan TRT Müzesinde görebilirsiniz.

Fritz Pfleumer ve ilk manyetik ses kayıt cihazı prototiplerinden biri

Artık manyetik kaydın temel yapısı anlaşılmıştı, bilim insanları çelik tel ve şeritlere göre daha kaliteli, hafif ve pratik başka bir şey aramaya başladılar. 

Efsane AEG Magnetophon K1

Salzburg doğumlu Alman mühendis Fritz Pfleumer, 1928 yılında çelik tel yerine üzeri demir oksit tanecikleri kaplı kâğıt şeride çok daha kaliteli ses kaydı yapmayı başardı. Daha sonra da ünlü Alman firması AEG’nin (Allgemeine Elektricitäts-Gesellschaft) desteğiyle kâğıt yerine ince plastik şerit kullanarak daha pratik ve kaliteli manyetik kayıtlar gerçekleştirdi. FARBEN ve BASF gibi Alman kimya devleri de bu sürece katkıda bulundular. Geliştirme çalışmalarının en önemli ürünü 1935 Berlin Radio Show IFA’da sunulan ve dünyanın ilk modern manyetik bant kaydedicisi AEG Magnetophon K1 oldu. AEG Magnetophon (manyetik fonograf) aynı zamanda modern dünyanın teknolojik anlamda temel taşlarından biri sayılır. Böylelikle manyetik kayıt teknolojisi dünyasında medya formatı olarak uzun yıllar kabul görecek makara bant (reel to reel tape) dönemi açılmış oldu. Şahsen lambalı Telefunken ses masasına bağlı son dönem Telefunken M5 Magnetophon ses kaydedicileri TRT Ankara Orkut Stüdyosunda 1990’lı yılların başına kadar zevkle kullandım.

2. Dünya Savaşı sırasında Hitler’in propaganda konuşmalarının Magnetophon denilen cihazdan yayınlanmasının dünya siyaset tarihinde büyük etkisi olmuştur. Naziler, Magnetophon sayesinde Hitler’in farklı konuşmalarını farklı şehirlerdeki radyolardan yayınlayarak yerinin düşmanları tarafından belirlenmesini engellemişlerdir.

Bundan sonraki en önemli adım ise manyetik kayıt cihazlarında kayıt edilecek ses sinyalinin üzerine çok yüksek frekanslı bir “AC Bias” sinyali ekleyerek dip gürültüsü ve distorsiyonu azaltıp daha geniş frekans bandı ve dinamik aralığa ulaşmak oldu.

2. Dünya Savaşı sonrasında Amerikalı mühendis Jack Mullin, Alman radyo istasyonlarından aldığı Magnetophon cihazları Amerika’ya götürerek üzerlerinde geliştirmeler yaptı. Bu çalışmalarını bir Rus göçmeni elektrik mühendisi olan Alexander Matveevich Poniatoff tarafından kurulan Ampex ile beraber yürüttü. O dönem radyo programlarıyla ünlenen Bing Crosby, Mullin’in çalışmalarını destekleyerek üretilen “Ampex Model 200” modelini kendi programlarının daha kaliteli kaydedilip yayınlanmasında kullandı. Bu çalışmalarla dünya teknoloji tarihinin en büyük şirketlerinden biri olan Ampex’i devleştirdi. Poniatoff isminin baş harflerine “excellence” sözcüğünün ilk hecesini ekleyerek oluşturduğu Ampex ile dünyanın en önemli ve öncü yayıncılık teknolojisi firması oldu. Ampex, zamanla ses konusunda olduğu kadar video teknolojisinin gelişiminde de lider oldu. İlginç bir notu daha ekleyelim. “Ampex Model 200” cihazının yaratılışının 60. Yılı nedeniyle 2008 Grammy Ödülleri Töreni'nde “Radyo ve kayıt endüstrilerinde devrim yarattığı” için Ampex firmasına “Teknik Başarı Ödülü” verilmiştir.

Bing Crosby Show'da kullanılan Model 200 Ampex ses kaydedici

İngilizce şerit anlamına gelen “tape” kelimesi manyetik bant anlamında “magnetic tape recorder” olarak kullanılmaya başlanınca ülkemizde de yıllar içerisinde manyetik ses cihazlarına halk arasında hep teyp denilmiştir. Bir benzerlik olsa da son yıllarda sıkça duyduğumuz (aynen okunduğu gibi) “tape” kelimesi Fransızca taper yani daktilo etmekten gelir ve özellikle sanık ifadelerinin daktilo edilmiş, kâğıda geçirilmiş hâli anlamında kullanılır. 

Manyetik kayıt sistemleri müzik ve radyo yayıncılığını kökünden değiştirmiştir. Artık hemen hemen istenilen her yerde bir ses kaydı yaparak onu sonradan dinlemek olanaklı duruma gelmiştir. Bu gelişme sadece canlı yapılan radyo yayıncılığının yeni bir aşamaya geçmesi anlamına gelmektedir. Manyetik kayıt tekniği ilerleyen yıllarda sadece yayıncılık ve müzik endüstrisi değil hemen her tür verinin kaydedilmesinde kullanılan en önemli teknoloji olmuştur. 

Çelik tel ses kaydedici - TRT Müzesi

Bu yazı dizimizin gelecek bölümlerinde asıl eğlence başlayacak. Atmaya kıyamadığınız bantlarınızı çıkartıp şimdiden kalemle onları geri sarmaya başlayın da piller çabuk bitmesin…

Hoşça kalın.

YAZAR HAKKINDA
Savaş Ferhat
savas.ferhat@trt.net.tr
Önceki Makale
Sanal Gelecek