X-dream-distribution’ın düzenlediği, online olarak gerçekleştirilen “Solution Days” isimli fuarda Libero Systems’ten Ozan Gezer ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Ingest üzerine konuştuğumuz söyleşiden bazı kesitleri sizler için derledik.
- Bir kayıt sisteminin (dağıtılmış veya geleneksel) bir parçası olarak, çoğu zaman canlı kaynakları kaydetme ihtiyacı duyuyoruz. Karşılaştığınız en yaygın senaryolar nelerdir?
Mevcut pandemi koşulları nedeniyle sektördeki ihtiyaç ve taleplerde farklılıklar meydana geldi. Bu yeni iş akışları ile kullanıcılarımızın ihtiyaçlarında da değişimler yaşandı. En sık kullanılan senaryolar hala stüdyo kayıtları ve sahadaki ajanslardan veya muhabirlerden gelen uydu yayınlarıdır. Ayrıca, kullanıcıların canlı etkinlikleri, toplantıları ve uzaktan katılımlı sohbet programlarını da yüksek oranda kullandığını görüyoruz. Bu yaygın kullanımların yanı sıra, spor etkinlikleri unutmamamız gereken en önemli senaryolardan biridir. Çünkü kullandıkları çoklu kamera sinyalleri hala büyük önem taşımaktadır.
- Bu akışların en yaygın sinyal biçimleri nelerdir?
Farklı iş akışlarına sahip kullanıcılar tüm bu senaryoları tek bir kaynak üzerinden kullanabileceği gibi aynı senaryoda farklı kaynakları da kullanabilmektedir. SDI sinyal hala önemli bir kaynak olmakla birlikte yeni teknolojiler arasında yer alan SMPTE 2110, NDI, Stream, WebRTC gibi sinyaller de yüksek oranda kullanılmaktadır.
Input Type
- İnternet yayınları günümüzde kaynaklar arasında önemli bir gelişme göstermektedir. Bu durumda hangi akış protokollerinin etkili bir şekilde kullanıldığını söyleyebilir misiniz?
Çeşitli stream kaynakları arasında SRT’nin günümüzde önemli bir gelişim gösterdiğini söyleyebiliriz. Internet ağları üzerinden düşük gecikmeli video taşıma önemli senaryolar yaratabiliyor. Görüntü ve ses kalitesinin de izleyiciler için iyi derecede olması gerekmektedir. SRT, UDP’nin hızını ve TCP’nin hata düzeltmesini birleştirerek kararsız veya güvenilir olmayan bağlantılar üzerinden dahi yüksek kaliteli video aktarımı sağlayabilmektedir. SRT sinyalinin yanında diğer günümüz stream formatları ve WebRTC teknolojisi de farklı senaryolar içerisinde kullanılabilmektedir.
- Yeni formatlar yeni nesil video sunucular için yeni bir yaklaşım gerektiriyor mu? Bu formatlar hangi olasılıkları beraberinde getirdi?
Az önce bahsettiğimiz senaryoları göz önünde bulundurursak, tüm bu kaynaklar bir takım donanım gereksinimleri oluşturmaktadır. Ancak bazı durumlarda donanım-bağımsız iş akışları yaratabiliriz. SDI ve SMPTE 2110 gibi teknolojilerde kendilerine özgü donanım kullanılması zorunluyken diğer günümüz teknolojileri donanım-bağımsız iş akışları oluşturulmasına olanak sağlıyor. Özellikle geliştirdiğimiz yeni platformlarla uyumlu yazılımlar, bulut çözümlerini kullanmayı teşvik etmektedir. Yeni IP formatları, donanımdan bağımsız çalışabildiklerinden dolayı bulut tabanlı sistemler için uygundur. Böylelikle çok daha bağımsız iş akışları, daha düşük donanım ve bakım maliyetleri ile yeni nesil sistemler oluşturabiliriz.
- Bu senaryoları nasıl uyguluyorsunuz ve bunların kullanım alanları nelerdir?
Senaryolar içinde geleneksel SDI kaynaklarımız her zamanki gibi birinci sırada bulunuyor. Son zamanların popüler yayın teknolojilerinden NDI, WebRTC ve SMPTE 2110 kaynakları ise iş akışlarında hızla yerlerini sağlamlaştırıyor. Ayrıca, VTR kontrolü için kullanıcıların isteklerine hitap eden bir uygulamamız da mevcut. Çünkü kullanıcılarımızın çoğunun hala kaset arşivleri var ve bu arşivlerin bir şekilde dijital ortama aktarılması gerekiyor. Ayrıca, özellikle pandemi döneminde kullanılan Skype ve Microsoft Teams gibi uygulamalardan canlı yayın programlarına katılan misafirlerin görüntülerini ekstra bir programa veya dönüştürücüye ihtiyaç duymadan NDI üzerinden kaydedebiliyoruz. Bu teknolojilerin yanı sıra WebRTC önemli bir gelişim göstererek herhangi bir uyduya veya ekstra yazılıma ihtiyaç duymadan internet üzerinden düşük gecikmeli video aktarımı sağlamaktadır. Bu gelişme ile internet üzerinden farklı lokasyonlardan ve farklı cihazlardan gönderilen sinyaller kaydedilebilmektedir.
- Sistemlerinizi kullanabilmek için eski altyapımı değiştirmem gerekiyor mu, yoksa eski ve yeni sistemleri aynı iş akışında kullanmanın bir yolu var mı?
Teknik olarak ideal dünyada altyapının değişmesi her zaman daha efektif iş akışları yaratmaktadır. Ancak ideal bir dünyada yaşamıyoruz. Bazı senaryolarda hem teknik olarak hem de maliyetlerden dolayı eski yapıyı kullanmamız gerekebilir. Geliştirdiğimiz çözümler ile eski ve yeni sistemleri çok iyi bir şekilde benzer senaryolarda birleştirebiliyoruz. Yazılım tabanlı dönüştürücümüz ile ST2110, SDI, NDI ve IP kaynaklarını birbiri arasında farklı kaynak tiplerine çevirerek eski sistemlerde kullanıma hazır hale getirebiliyoruz. Ayrıca mikro-servis tabanlı çözümlerimizle eski ve yeni ingest sunucularını tek bir ekranda birleştirebiliyoruz. Günümüzde çözümlerimiz kendi video sunucularımızla çalışabildiği gibi yüksek entegrasyon derecesinde sağladığımız 3. parti video sunucular ile ekstra donanım maliyeti olmadan kullanılabiliyor.
- Bu tür bir entegrasyon için bir örnek verebilir misiniz?
Örneğimizde görebileceğiniz gibi, farklı konumlarda ve farklı video sunucularında bulunan mikro-servis tabanlı servislerimiz çalışmaktadır. Bu servisler aracılığıyla her bir kanal ve kaynak ayrı ayrı kontrol edilebilmektedir. Böylece bulut veya sanal makine platformlarına belirli servisler yüklenebilir ve donanım gerektirmeyen kaynaklar için bunlar tek bir ekranda birleştirilebilir. Bahsettiğimiz senaryoda kullanıcımız, bulut tabanlı sistemler, 3. parti video sunucuları ve sağlamış olduğumuz çözümleri kullanarak hem geleneksel hem de yeni teknolojilerle uyumlu bir iş akışı yaratmaktadır.
Service-based Structure
- Bulut tabanlı çözümler ile yerleşik sistemleri karşılaştırdığımızda nasıl bir maliyet farkı ortaya çıkmaktadır?
Bu sistemler hem şirket içi hem de bulut tabanlı olabilir. Fakat burada, her iki sistem arasında çok ince bir çizgi bulunmaktadır. Özel bir bulut üzerinde bu tür bir sistem oluşturmak okyanustaki bir buzdağı gibidir. Makul maliyetler ile üretilebilecek gibi görünse de her geçen gün yeni bir maliyete neden olacaktır. Ayrıca, genişletilebilirlik sınırlı bir ölçekte sağlanabilmektedir. Elbette en önemli konulardan biri de şirket içi sistemlerin veri güvenliğidir. Hassas verileri korumak için şirket içi ortamın daha güvenli bir seçenek olacağını düşünebilirsiniz ancak son on yılda yaşadığımız büyük veri ihlallerinin neredeyse tamamı geleneksel şirket içi BT altyapılarından kaynaklanmaktadır. Güvenlik protokollerindeki deneyimsizlik veya yetersiz uygulamalar nedeniyle, kritik bilgilerin nerede saklanırsa saklansın risk altında olması kaçınılmazdır. Bu nedenle, bulut ile şirket içi maliyet karşılaştırması yapıyorsanız, altyapınızı korumak için sağlam bir güvenlik sisteminin maliyetini de unutmamalısınız.
Cloud vs on-premises
- Bu tür entegrasyonları VDCP aracılığıyla mı sağlıyorsunuz yoksa farklı bir yöntem mi kullanılmaktadır?
Her farklı marka ve model için farklı kontrol tipleri kullandığımızı söyleyebilirim. VDCP gelenekseldir ve birçok alanda kullanılmaktadır. Ancak API veya Web-Servis ile video sunucularını kontrol etmek bize daha etkili bir entegrasyon sağlamaktadır. VDCP, bazı entegrasyonlarda komutlarımızı ve hareket alanımızı kısıtlamaktadır. API ile daha fazla özelliği kullanabilir ve bu özellikleri daha hızlı komutlarla gönderebiliriz. Ayrıca gelecekte video sunucusu için sağlanacak yeni özellikler API ile daha hızlı entegre edilebilecektir.
- Mevcutta hangi markalarla entegrasyonunuz bulunmaktadır?
Kendi video sunucularımız yeni teknolojilerin ışığında, sürekli geliştirilmektedir. Çözümlerimizde sektörde yer alan neredeyse tüm video kart üreticilerinin ürünlerini kullanabiliyoruz. Bunun yanında Harmonic ve BlueFish444 IngeSTore ile sıkı bir entegrasyonumuz bulunmaktadır. Grass Valley, Rohde & Schwarz sunucuları şu anda laboratuvar ortamında test edilmektedir. Yakında bu sunucular için de bir entegrasyon güncellemesini kullanıcılarımızla paylaşmayı planlıyoruz.
Partners
- Yazılımın çok yönlülüğünü nasıl koruyabiliyorsunuz?
Ekibimizin büyük bir kısmı yayıncılık sektöründen gelen ve teknolojilere aşina isimlerden oluşmaktadır. Bu durum, ekibin istenen konuları ve talepleri anında kavrayabilmesini sağlıyor. Ayrıca geliştirme aşamalarımızı Scrum metodolojisi ile gerçekleştiriyoruz. Bu metodoloji, karmaşık bir geliştirme yerine daha temiz ve öngörülebilir bir yol haritası oluşturmamızı sağlıyor. Ürünlerimizi test ettiğimiz laboratuvarımızda, iş ortaklarımıza ait demo üniteleri ve yazılımları bulunmaktadır. Bu yöntemle, her bir yayınlanan sürümün kullanıcılardan önce daha zorlayıcı protokollerle test edilmesini sağlıyoruz.
Development Processes
- Video sunucularının gelişiminde gelecekteki zorlukları nasıl görüyorsunuz?
Görünüşe göre gelecekte sektörümüzde göreceğimiz teknoloji savaşı IP ve SDI yapıları arasında gerçekleşecektir. SDI, iş akışları yapılarımızda hala önemli bir rol oynamaktadır. IP yapılarına geçmek veya IP tabanlı bir sistemi sıfırdan kurmak hala uygun maliyetli görünmüyor. IP tabanlı yapılarda ölçeklenebilirlik daha iyi görünse de kısa vadede maliyet açısından kullanıcıların gözünü korkutabilmektedir. Bu yüzden IP altyapısına sahip yeni nesil video sunucuları öncelikle bu engeli aşmak zorunda gibi görünüyor. Özellikle günümüzün popüler teknolojisi olan ST2110’u kullanabilmek için yüksek oranda bant genişliği gerekmektedir. Kullanıcıların, planlanan ST2110 geçişleri için mevcut ağ yapılarında önemli bir yatırım yapması gerekecektir.
- Mevcutta çözümlerinizi kullanan müşterileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sistemlerimiz dünyanın farklı bölgelerinde farklı sistemlerle entegre biçimde kullanılmaktadır. Özellikle Libero Play ve Libero Ingest çözümümüz, yapılan POC’lerde rakiplerine oranla tercih edilebilirlik yarışını önde tamamlıyor. Sistemlerimiz, geçtiğimiz yıl Comcast, News UK, NHK, NTV, Star TV, EuroSport, France 24 gibi öncü kanallarda kullanılmaya başlandı.
Customers