Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Medya Okuryazarlığı
Medya Okuryazarlığı
16.05.2017 14:50

Konunun uzmanı olan ve formasyon alan 8000 civarında iletişim fakültesi mezunu boşta dururken, medya okuryazarlığı dersi, birkaç haftalık hizmetiçi eğitiminden geçen konuyla alakası olmayan öğretmenlerce verilmektedir. Bu ders, şimdiye kadar alanının uzmanlarınca değil, sıradan medya tüketicisi olan öğretmenler tarafından okutulmuştur. Beden eğitimi dersine giren Türkçe veya matematik öğretmeni, beden eğitimi dersinde ne verebiliyorsa, farklı alanlardaki kimselerin medya okuryazarlığı dersinde vereceği de bundan başka bir şey değildir.

Medya Nedir?

Kitle iletişimini sağlayan gazete, radyo, televizyon gibi araçlara kitle iletişim araçları adı verilmektedir. İngilizceden dilimize yerleşen ve kitle iletişim araçları anlamına gelen Mass Media’nın kısaltılmış şekli olan “medya” da son dönemde bu anlamda yaygın olarak kullanılmaktadır (Avşar, Demir, 2005:17).

Yazı, ses ya da görüntü aracılığı ile iletişim kurmayı sağlayan yazılı (gazete ve dergi) ve elektronik basın (radyo, sinema ve film), internet, hypermedia, bilgisayar, video, haberleşme uydusu, frekans dağılımı, kitap, slayt, mültivizyon, faks, tele-foto, radyo-foto, lifaks, telefon gibi kitle iletişim araçlarının tümüne medya denilmektedir (Bülbül, 2001:6). Medya iletişimi, her yönüyle dolaylı bir iletişimdir. Mesajlar kitleye aracılar tarafından ulaştırılmaktadır. Medya iletişimi yüz yüze iletişimde olduğu gibi, beş duyunun kullanıldığı bir iletişim değildir (McLuhan ve Agel, 2005:125).

Medyanın temel görevleri, bilgilendirme, eğitme, boş zamanları doldurma ve eğlendirmektir (Aydoğan, 2000:128-129). Günümüzde medya, kamuoyu oluşturmayı da bir görev olarak görmektedir. Günümüzde bireylerin politik alandan dini alana varıncaya kadar toplumsal kurumların ve davranışların şekillendirilmesinde medyanın önemli katkısı bulunmaktadır.

Haberlerden reklamlara, filmlerden müziğe, tartışma programlarından yarışmalara, sanata ve spora kadar uzanan çeşitli faaliyetler medyanın içine girmektedir. Medya toplumun beklentileri doğrultusunda bilginin, haberin, eğlencenin, propaganda veya reklamın üretimi ve kitleler arası dağıtımı ile meşguldür. Medya sektörünün diğer başka sektörlerden farklı önemde olması, bu sektördeki faaliyetlerin kimler tarafından ve nasıl yerine getirildiği de önemlidir. Çeşitli güç merkezleri ise kendi çıkarları için medyayı manipülasyon aracı olarak görmekte ve kullanmaktadırlar. 

Medya, günümüzde toplumsal denetim sağlanmasında olduğu gibi toplumsal değişimin de başlıca araçlarından biri olan bir güç, iktidar kaynağı olarak görülmektedir. Toplumsal yaşamda boş zamanı dolduran başlıca etkinlik olan medya, günümüzün en önemli eğlendirme aracıdır. Toplumun gündemi medya aracılığı ile oluşmakta ve aktarılmaktadır (Alemdar 1999:27).

Medya Okuryazarlığı

Medya okuryazarı kişiler, medyanın kurgusal olduğunu, politik söylemleri olduğunu, belli bir ideolojiye sahip olduğunu ve belli ticari kaygılara sahip olduğunu bilir ve sorgulayıcı bir bakış açısına sahiptirler. Sorgulayıcı bir bakış açısı ile medya içeriğini anlayabilirken, otoriteyi, objektifliği, niteliği değerlendirebilir ve medyanın içeriğini doğrudan dayatmasının da önüne geçebilir. Medya okuryazarları, içeriği, kaynağı ve biçimi sorgulamanın yanı sıra, medyanın estetik değerlerini de eleştirebilir.

Medya okuryazarlığı, hem çocuklar hem de yetişkinler için günümüz dünyasında oldukça önemlidir. Medya okuryazarlığı eğitimi ile insanlar, ifade biçimlerini geliştirerek, eleştirel düşünerek etkili iletişimciler ve aktif vatandaşlar olabildikleri gibi, medya dünyası ile sanal dünya ve gerçek dünyayı ayırabilir hale gelirler. Bu çerçevede medya okuryazarlığı eğitimleri daha yaygın hale gelmeli ve insanlar da izledikleri, dinledikleri ve verilen enformasyona karşı daha eleştirel bakmayı, gerekirse onlara karşı savunma mekanizmalarını da öğrenmelidir.

“Medya okuryazarlığı” medya ile karşı karşıya kaldığımız zaman medya mesajlarını daha iyi anlayabilmek için kullandığımız bir yetenektir. Medya okuryazarlığı, yazılı ve yazılı olmayan, büyük çeşitlilik gösteren formatlardaki (televizyon, video, sinema, reklâmlar, internet vs.) mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneğidir (İnceoğlu,2006:11). Medyada yeniden kurgulanan iletileri ayırt edebilen ve algılayabilen, onunla ilgili yorumlarda bulunabilmek için ayrı bir beceri, altyapı bilgisi ve eğitsel organizasyon gerektiren bir eğitim sürecinin sonucu olarak medya yetkini sıfatını hak eden kişiyi betimleyen bir terimdir (Taşkıran, 2007: 7). 

Televizyon izleme alışkanlıkları üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK) derlenen veriler ışığında yapılan araştırmaya göre, Türkiye dünya genelinde günlük televizyon izleme oranlarında 330 dakika ile dünya rekoru kırdı. Verilere göre gününün büyük bir kısmını televizyon izleyerek geçiren Türk halkının ilk tercihi magazin programları ve diziler oldu. Haberler incelendiğinde magazin haberlerinin dizi haberlerinin önüne geçtiği görüldü. 2016’dan itibaren 18 bin 586 magazin haberi yapılırken, dizilerle ilgili ise medyaya 6 bin 177 haber yansıması olduğu belirtildi. İstanbul halkının televizyondaki ilk tercihi magazin programları oldu. Ankaralı izleyiciler ise dizileri daha çok tercih etti. Araştırmada kadın izleyiciler sırasıyla bilgi yarışması, dizi, kadın programları, reality show ve magazin programlarını ağırlıklı olarak izledi. Erkek izleyiciler ise yalnızca tartışma programlarının olduğu dilimde kadınların önüne geçti.

Araştırmaya göre, Türkiye’yi 265 dakikayla Japonya ve 261 dakikayla İtalya izliyor. Polonya: 247 dakika, İspanya: 244 dakika, Rusya: 239 dakika, İngiltere: 232 dakika, Fransa: 226 dakika, Almanya: 221 dakika, Brezilya: 217 dakika olarak görüldü. (http://www.milliyet.com.tr/turkiye-televizyon-izlemede-dunya-teknoloji-2426319/

Televizyon haberleri ile yetişkinlerin dünyasına ait, toplumsal hayattaki her türlü enformasyon, dolayısı ile dünyanın yaşadığı yaygın şiddet, olumlu-olumsuz her haber ve olay, evlerimize, oturma odalarımıza ve çocuklarımıza erişmektedir. Araştırmalara göre çocukların en çok televizyon izlediği saatlerde (hafta içi 16: 00-21:30, hafta sonu 09:00-21:30) yayınlanan filmlerdeki fiziksel, sözel ve psikolojik şiddetin oranının yüzde 33 düzeyinde olduğunu göstermektedir.

TV izlemede dünya birincisi olan ülkemizde, televizyonda verilen mesajlar gerçekten doğru algılanıyor mu? Çocuklar kadar büyükler de bilinçli bir biçimde televizyon izliyor mu? Bu mesajlardaki zararlı etkiler nasıl bertaraf edilebilir? Gelen olumsuz mesajlara karşı savunma mekanizması oluşturmak mümkün mü?

06-15 yaş grubundaki çocukların %92,5’i hemen her gün TV izliyor. Çocukların internet kullanmaya ortalama başlama yaşı 06-10 yaş grubunda 6, 11-15 yaş grubunda ise 10’u buluyor. 06-15 yaş grubundaki çocukların %24,4’ü kendi bilgisayarına, %13,1’i cep telefonuna ve %2,9’u oyun konsoluna sahip.

Medya okuryazarlığı, medyanın mesajlarına karşı daha bilinçli olmayı sağlar. Televizyon programları, filmler, görseller, metinler, sesler ve internet siteleri; bunların hepsi medya mesajı taşır. Televizyondaki reklamdan, CD’deki müziğin sözüne, gazete yazısından bir tişörtün üzerindeki slogana kadar türlü biçimde akan medya mesajları karşısında bireylerin farkında ve uyanık olmasını sağlamak medya okuryazarlığının amaçlarının başında gelir (Pekman, 2011: 40).

Medya okuryazarlığı özellikle 1980’lerde Amerika Birleşik Devletlerinde bazı eyaletlerde özellikle çocuk ve gençleri medyanın etkilerinden koruyup daha bilinçli bireyler olmalarına yardımcı olmak için okul müfredatına girmiş, tek bir tanımda toplanması güç bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de ise, 2006–2007 öğretim yılında beş pilot ilde ilköğretim okullarında Milli Eğitim Bakanlığı ve RTÜK işbirliği içerisinde medya okuryazarlığı dersleri başlatılmıştır. Bu uygulamanın 2007–2008 öğretim yılından itibaren bütün Türkiye’ye yaygınlaştırılacağı ifade edilmiş, 23 Nisan 2006 tarihinden itibaren medya programları konusunda uyarıcı “Akıllı İşaretler Sembol Sistemi” de hayata geçirilmiştir (MORA.2008:75).

Medya okuryazarı olmak;

  • Medyayı akıllı ve etkili bir biçimde kullanmaktır.
  • Medya endüstrilerinin siyasi görüşü, gelişmesi, ekonomik tabanı ve idari yapısı konusunda bilgi sahibi olmaktır.
  • Farklı kaynaklardan gelen bilginin doğruluğunu değerlendirmektir.
  • Medyanın bireylerin ve toplumun inanç, tavır, davranışlar ve değerler üzerindeki etkisinin bilincinde olmaktır.
  • Demokratik bir biçimde değişik medya kanalları yoluyla etkili iletişim kurmaktır (Özad, 2011: 89).

UNESCO ve AB’de ise, medya okuryazarlığı hayat boyu öğrenme çerçevesinde geliştirilecek bir beceri olarak görülmektedir.

Bugün, özellikle sanal boyutun da gelişmesiyle birlikte, muazzam bir medya gücüyle karşı karşıyayız. Küreselleşmenin de etkisiyle doğrudan algılarımızı hedef alan bu güçle yüzleşebilmemiz, gerekli donanıma sahip olmamıza bağlıdır. Medyayı doğru okuyamadığımız şartlarda, geleneksel okur-yazarlık hiçbir anlam ifade edemeyecektir. Duyu organlarımıza hitap eden bilgileri sağlıklı bir süzgeçten geçirmeden, eleştirel bir bakış açısı ile çözümlemeden sağır, dilsiz ve kör kesilebiliriz. Farkında olmadan tuzakların içine çekilebilir, irademizin dışında tanınmaz bir hüviyete bürünebiliriz. Her ne şekilde olursa olsun kişilerin; etken ve edilgen durumlarda, algılarını kontrol edebilecek savunma sistemleri ile kendilerini donatmaları gerekir.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlarından Prof.Dr. Melda Şimşek, konuyla ilgili olarak;

Medya okuryazarlığı dersi alanlar, öncelikle aldıkları mesajı kimin yolladığına dikkat ederler. Gönderici yani mesajın kaynağı, kimliğini aksettirirken, amacını da büyük ölçüde gösterebilir. Acaba kaynağın konumu, mesajı çarpıtmasında rol oynamış mıdır? Mesaj ne gibi nitelikler taşımaktadır? Agresif midir? Objektif midir? Mesaj nasıl kodlanmış; kodlamada nasıl bir dil kullanılmıştır? Yazılı mıdır? Görsel midir? Yoksa başka türlü müdür? Kimin çıkarına olma ihtimali vardır? Ne zaman gönderilmiştir? Neden o zaman gönderilmiştir? Örtülü mesaj taşımakta mıdır? Mesajın verildiği medya neresidir? Niye orasıdır? Başka medyalarda da aynı mesaj, aynı özelliklerle verilmiş midir? Değiştirilmiş midir? Hiç mi verilmemiştir? Mesaj kime yöneliktir? Neden ona yöneliktir? Gürültü durumu nedir? Geritepkiye önem verilmekte midir; yoksa tek yönlü bir mesaj mıdır? Bu sorular daha da arttırılabilir. Medya okuryazarlığı dersi almış olanla almamış olan arasındaki fark, işte bu ve benzeri sorulara cevap verip verememek arasındaki farktır ki; bu da içinde yaşanılan dünyayı algılayıp algılayamamak arasındaki farka denktir.1

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlarından Prof.Dr. Zakir AVŞAR’a göre; 

Medya okuryazarı bireyler, medyanın kurgusal olduğunu, politik söylemleri olduğunu, belli bir ideolojiye ve ticari kaygılara sahip olduğunu bilerek sorgulayıcı bir bakış açısına sahip olmalıdırlar. Sorgulayıcı bir bakış açısı ile medya içeriğini anlayabilmenin de ötesinde otoriteyi, objektifliği, niteliği değerlendirebilir ve böylece medyanın içeriği bize doğrudan dayatmasının önüne geçebiliriz. Medya okuryazarları, içeriği, kaynağı ve biçimi sorgulamanın yanı sıra, medyanın estetik değerlerini de eleştirebilmelidir.

Medya okuryazarlığı, hem çocuklar hem de yetişkinler için günümüz dünyasında oldukça önemlidir. Medya okuryazarlığı eğitimi ile insanlar, ifade biçimlerini geliştirerek, eleştirel düşünerek etkili iletişimciler ve aktif vatandaşlar olabildikleri gibi, medya dünyası ile gerçek dünyayı da ayırabilir hale gelirler. Bu çerçevede medya okuryazarlığı eğitimleri daha yaygın hale gelmeli ve insanlar da izledikleri, dinledikleri ve gördükleri enformasyona karşı daha eleştirel bakmayı öğrenmelidir. Her tür medyadan gelen tek yönlü enformasyonu bilinçli bir şekilde algılamak ve gerekli geri bildirim vermek yanında, subliminal mesaj içeren veya tamamen zararlı enformasyonlara karşı da savunma mekanizmaları geliştirmek ancak medyayı düzgün bir şekilde okuyabilenlerce mümkün olur. Günümüzde sadece televizyonlardan veya sosyal medyadan haber alanların sayısının milyonlarca olduğu düşünülürse konunun önemi belli olur.2 

Medya Okuryazarlığı Dersini Kimler Vermeli?

Ülkemizde yapılan araştırmalara göre, çocuklar yılın 900 saatini okulda, bin 200 saatini televizyon başında geçiriyorlar. İlk olarak 1932 yılında ABD’de başlayan medya eğitimi çalışmaları özellikle 1970’lerde Avrupa kıtasında da yaygınlık kazandı. Günümüzde medya okuryazarlığı dersi başta ABD, Kanada, Avusturalya, Japonya, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere, Avusturya, Belçika ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerin bazılarında zorunlu olarak, bazılarında ise seçmeli olarak okutulmakta.

Türkiye’de ise 2006-2007 yılında 5 pilot ilde seçmeli ders olarak belirlenen Medya Okuryazarlığı dersi 2007-2008 yılında 6, 7 ve 8. sınıflarda yaklaşık 500 bin öğrenci tarafından seçilerek bir ihtiyaç olduğunu gösterdi. Bugüne kadar 5 milyon öğrenci tarafından seçilen Medya Okuryazarlığı dersinin müfredatı RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değiştirilirken dersin daha uzman ve eğitimini almış olan iletişim mezunları tarafından verilmesi konusunda şimdiye kadar bir girişimde bulunulmamıştır.

MEB, konunun uzmanları olan, formasyon alan 8000 civarında iletişim fakültesi mezunları boşta dururken, bu dersi birkaç haftalık hizmetiçi eğitimi vererek konuyla alakası olmayan öğretmenlere vermektedir. Bu ders, şimdiye kadar alanının uzmanlarınca değil, sıradan medya tüketicisi olan öğretmenler tarafından okutmuştur. Beden eğitimi dersine giren Türkçe veya matematik öğretmeni, beden eğitimi dersinde ne verebiliyorsa, farklı alanlardaki kimselerin medya okuryazarlığı dersinde vereceği de bundan başka bir şey değildir.

Medya okuryazarlığı dersinin içeriğinde, iletişime giriş, kitle iletişimi, medya, televizyon, aile, çocuk ve televizyon, radyo, gazete ve dergi, internet konu başlıklarından oluşmuştur. Medya okuryazarı olmak, basit anlamda kitle iletişim araçlarını “okuyabilmek” için gereken eleştirel düşünme becerilerine sahip olmaktır. İlköğretim ve ortaöğretimdeki öğrencilerin medyayı doğru okumalarında “medya okuryazarlığı” çok önemli olmakla birlikte medya kültürünün kendisi güçlü bir pedagoji biçimidir. Bu güçlü pedagoji biçimiyle iletişim formasyonlu iletişimcilerin dersi vermesi, dersin gerçek amacını bulması bakımından çok önemli.

Milli Eğitim Bakanlığı “Talim ve Terbiye Kurulunun 20.02.2014 tarih ve 9 sayılı kararına göre Medya Okuryazarlığı dersi; öncelikle Basın Yayın Yüksekokulları/İletişim Fakültelerinden mezun olup halen Sınıf Öğretmeni olarak görev yapan Gazetecilik Alanı, Halkla İlişkiler ve Organizasyon Hizmetleri Alanı, Radyo-Televizyon Alanı Öğretmeleri olmak üzere Sosyal Bilgiler, Türkçe ve Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri tarafından okutulabilmektedir.” denmektedir.

Şu an ortaokullarda seçmeli olarak okutulan “Medya Okuryazarlığı” ve “İletişim ve Sunum Becerileri” derslerinin konunun uzmanı olan iletişim mezunlarınca okutulmadığı görülmektedir.

İletişim nedir? Yalan haber nedir? Sosyal medyayı nasıl kullanmalıyız? 25. kare (Subliminal Mesaj) nedir? Algı nedir, nasıl yönetilir? gibi konuların da Medya Okuryazarlığı dersinin içeriğine dahil edilmesi, dersin zorunlu kılınması, çocuklarımızın geleceği açısından çok önemlidir. Bu ders sadece programında iletişimle ilgili bir ders almış farklı bölümlerden mezun öğretmenlerin verebileceği basitlikte, hizmet içi eğitimlerle açığın kapatılabileceği bir ders değildir. Medya okuryazarlığı her yönüyle bilinmesi gereken bir derstir ve sadece bu dersin değil her alan dersinin de alanındaki uzmanlarca verilmesi gerekmektedir.

Ülkemiz insanının geleceğine katkı sağlayacak olan Medya Okuryazarlığı dersinin, eğitim-öğretim müfredatımızda zorunlu ders olarak yerini alması, (MEB, artık seçmeli derslere öğretmen ataması yapmakta. Yaşayan Diller ve Lehçeler seçmeli derslerinde geçerli olan öğretmen atama uygulaması, formasyonlu iletişim mezunları için de uygulanabilir. Her ilçe merkezine atanacak bir ‘Medya Rehberi’ de geçici bir çözüm olabilir), öncelikle formasyonlu iletişimciler tarafından okutulmasını sağlayacaktır.

Medya Okuryazarlığı dersinin İletişim Fakülteli ve formasyonlu öğretmenlerle verilmesi konusunda çeşitli platformlar bu konuda kamuoyu oluşturmuşlardır. İletişim Fakültesi Dekanları Komitesi yıllardır bu dersin iletişimciler tarafından verilmesi konusunda deklarasyonlar yayınlamakta, MEB ve YÖK nezdinde çeşitli girişimler yapmaktadırlar. Ayrıca formasyonlu iletişim fakültesi mezunlarının çabaları ile medyada, sosyal medyada, TBMM’de ve RTÜK nezdinde kamuoyu oluşturulmakta, konuyla ilgili olarak TBMM’ye önergeler verilmekte, bazı milletvekillerinin açıklamaları ile gündeme gelerek yeni MEB müfredatına girmesi için çalışılmaktadır. 

İletişim Fakültesi Dekanları Komitesi tarafından 14.02.2017’de YÖK’e verilen son rapora göre;

Günümüzde ÖSYM kitapçığında 56 İletişim Fakültesi mevcut olup, 31 devlet, 16 vakıf üniversitesi olmak üzere 47 üniversitede 173 bölümde öğrenci var. İletişim fakültelerinde 2015-2016 itibariyle 12.746 öğrenci olup, plansız açılan iletişim fakültelerinde her yıl mezun sayısı da gittikçe artmakta, işsiz mezunlar arasında birinci sırada yer almaktadır.3

Bu dersin MEB müfredatına girmesi ile, hem 8000’den fazla formasyon alan iletişim mezununa istihdam yaratılacak, hem de son yıllarda iş tecrübesi bahanesiyle bedava çalıştırılan, yıllarca stajyerlikten kurtulamayan işsiz diplomalılar arasında birinci duruma yükselen iletişim fakültesi mezunlarına da gelecek için ümit verecektir.

DİP NOTLAR

  1. http://www.haberilef.com/2017/01/25/medya-okuryazarligi-dersini-iletisimciler-vermeli/
  2. http://www.iletisimvediplomasi.com/medya-okuryazarligi-prof-dr-zakir-avsar/
  3. http://www.gunisigigazetesi.net/y-9138-b-ILDEK-YURUTME-KURULU-YOKTE.html

KAYNAKÇA

  • Avşar Zakir, Demir Vedat, Düzenleme ve Uygulamalarla Medya Denetimi, Ankara 2005 Piramit Yayınları.
  • Necla Mora, Medya Çalışmaları, Medya Pedagojisi ve Küresel İletişim, Altkitap, 2008.
  • BÜLBÜL, A.R., İletişim ve Etik, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 2001.
  • AYDOĞAN, F., Medya ve Serbest Zaman, İletişim Yay., İstanbul, 2000.
  • MC LUHAN, M., ve AGEL, J., 2005. Yaradanımız Medya, Çev.: Ü. Oskay, Merkez Kitapçılık Yay., İstanbul.
  • Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, İstanbul. AFA Yayıncılık, 1999.
  • İNCEOĞLU, Y “Medyayı Doğru Okumak”, Nurçay Türkoğlu, Melda Cinman Şimşek (der.) Medya Okuryazarlığı, İstanbul: Parşomen Yayıncılık, 2011.
  • PEKMAN, C. “Avrupa Birliğinde Medya Okuryazarlığı” Nurçay Türkoğlu, Melda Cinman Şimşek (der.) Medya Okuryazarlığı, İstanbul: Parşomen Yayıncılık, 2011.
  • TAŞKIRAN, N. Ö. Medya Okuryazarlığına Giriş, İstanbul: Beta Basım, 2007.
  • AYRANCI, Ü., KÖŞGEROĞLU, N., GÜNAY, Y. Televizyonda çocukların en çok seyrettikleri saatlerde gösterilen filmlerdeki şiddet düzeyi, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2004; 5(3).
  • ÖZAD, B. E. “Medya Okuryazarlığı ve Yetişkinlerin Öğrenmesi”, Nurçay Türkoğlu, Melda Cinman Şimşek (der.) Medya Okuryazarlığı, İstanbul: Parşomen Yayıncılık, 2011.
  • MEDYA OKURYAZARLIĞI – Prof. Dr. Zakir AVŞAR,
  • http://www.iletisimvediplomasi.com/medya-okuryazarligi-prof-dr-zakir-avsar/
  • Medya Okuryazarlığı Dersini İletişimciler vermeli – Prof.Dr.Melda Cinman Şimşek http://www.haberilef.com/2017/01/25/medya-okuryazarligi-dersini-iletisimciler-vermeli/
  • İLDEK Yürütme Kurulu YÖK’te, Prof.Dr.Asaf VAROL, 
  • http://www.gunisigigazetesi.net/y-9138-b-ILDEK-YURUTME-KURULU-YOKTE.html
YAZAR HAKKINDA
Memduh Yağmur
Ömer Halisdemir Üniversitesi Teknik Bilimler MYO - Radyo TV Programcılığı
En Çok Okunanlar
Dergi