Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Kablosuz Sesin Geleceği: Kablosuz Çok Kanallı Ses Sistemleri Büyük Etkinliklerde Devrim Yaratacak
Kablosuz Sesin Geleceği: Kablosuz Çok Kanallı Ses Sistemleri Büyük Etkinliklerde Devrim Yaratacak
20.03.2023 11:37

Yasal düzenleyici kurumlarla uyum toplantıları, yüksek profilli kablosuz kullanıcılara ve karar vericilere yönelik tanıtımlar derken, ufukta yeni bir kablosuz ses iletimi türü var mı? Söylentiler bazı ayrıntıları oradan oraya sızdırırken, dört Sennheiser uzmanı bu yeni teknolojinin ne olduğunu açıklıyor.  Dr Andreas Wilzeck (Spektrum Politikası ve Standartları Başkanı), Martin Brandenburg (Proje Yöneticisi) ve ayrıca Kablosuz Çok Kanallı Ses Sistemleri (Wireless Multi-Channel Audio Systems - WMAS) denen şeyin mucitleri olan iki Araştırma ve Geliştirme Mühendisi Dr. Sebastian Georgi ve Jan Watermann, bu teknolojinin faydalarının ayrıntılarını ve kablosuz ses ortamını nasıl değiştireceğini açıklıyorlar.

WMAS adında yeni bir teknoloji üzerinde çalışıyorsunuz, kablosuz çok kanallı ses sistemleri. Bu teknoloji nedir? Kimlere yönelik?

Sebastian: “Bu teknolojiyle, büyük canlı etkinlikler, tiyatrolar ve yayın stüdyoları gibi çok kanallı uygulamalarda birçok ses kanalının yayında olduğu her yerde kablosuz iletimi yeniden değerlendiriyoruz. Sennheiser’ın WMAS uygulaması, esas olarak mikrofonları, kulak içi kulaklıkları ve uzaktan kumandayı tek bir geniş bant RF kanalında birleştiren, çift yönlü bir kablosuz geniş bant teknolojisidir.

Bu geliştirme projesine başladığımızda asıl amacımız, sahnelerdeki doğal sinyal kaybı olan RF sönümlemesi (fading) ile mücadele etmekti. RF zayıflaması, her ses mühendisinin işini zorlaştıran sinyal kesintilerine (dropout) neden olabilir. Geniş bant RF kanalının sunduğu çeşitlilikten daha iyi yararlanmanın yollarını bularak, sinyal kesintisi riskini ortadan kaldırmak istedik.

Kablosuz Geniş Bant Sistem Mühendisi Sebastian Georgi.

Ayrıca dar bant kablosuz sistemlerin özellikle çok kanallı uygulamalarda oldukça karmaşık sahne kurulumları gerektirdiğini kabul ederek, kullanıcı için kurulumu basitleştirmeyi amaçladık.

Diğer bir amaç da, ses mühendislerinin karşı karşıya kaldığı sürekli artan bir zorluk olan kıt frekans kaynaklarının daha iyi kullanılmasıydı.”

Bu geniş bant yaklaşımının, günümüzün kablosuz mikrofon sistemlerinden farkı nedir?

Jan: “Günümüzün kablosuz ses teknolojisi, bir vericinin bir alıcı birime sinyal gönderdiği dar bantlı RF çözümlerine dayanmaktadır. Ve ne yazık ki verici, ‘kendi’ alıcısının açılıp açılmadığını veya iletim mesafesi dışında olup olmadığını fark edemez. Mecazi anlamda, yapılandırılan her mikrofonun ondan sonra kendi başına savaştığını söyleyebilirsiniz.

Kablosuz Geniş Bant Sistem Mühendisi Jan Watermann.

Öte yandan, geniş bant kablosuz teknolojisi sistem tabanlıdır, adeta işbirlikçi bir yaklaşımdır. Birçok mobil cihaz, tek bir aygıt rafına monte edilen ünite ile kablosuz olarak bağlanır. Artık her şey, bir TV kanalının bant genişliği olan 6 veya 8 MHz bant genişliğine sahip, tek bir geniş bant RF kanalında olur. Ses mühendisi, yapılandırılacak geniş bant RF kanalı için basitçe bir taşıyıcı frekansı seçer ve sistem, mühendisin her ses cihazı için ayrı ayrı seçtiği kalite ve aralıkla kendini koordine eder.”

Kulağa harika geliyor, ancak tam bir TV kanalını kaplayan bir çözüm (yani dünyanın neresinde bulunduğunuza bağlı olarak 6 veya 8 MHz RF spektrumu) frekans kaynaklarını gerçekten koruyor mu?

Martin: “Gerçekten öyle. WMAS’ın kablosuz mikrofonları, kulak içi monitörleri, uzaktan kumandayı ve diğer ses uygulamalarını tek bir radyo arabiriminde birleştiren çok kanallı ses uygulamaları için tasarlandığını unutmayın. Bu, spektrum kullanımında yalnızca teknolojiyle değil, aynı zamanda iş akışı iyileştirmeleriyle de önemli verimlilikler sağlar. Bu avantajlar esneklik ve ses kalitesini arttırabilir. Örneğin, bugün birbirinden birkaç MHz uzak olan iki RF frekans aralığı arasında bölünmüş olan kulak içi monitörler (IEM) ve mikrofonlar, artık tek bir TV kanalında birlikte yönetilebiliyor ve bu da frekans planlamayı çocuk oyuncağı haline getiriyor. Ancak açık olmak gerekirse, dar bant, 200 KHz dijital kablosuz mikrofonlar, bu entegrasyonun gerekli olmadığı veya yalnızca birkaç mikrofonun kullanıldığı uygulamalarda kullanılmaya devam edecektir.

İkincisi, sistemimiz bugün tek bir mikrofonun iletim gücü olan RF geniş bant kanalı başına toplam 50 mW iletim gücü ile çalışacaktır. Sistemin kapasite sınırı dahilinde, toplam iletim gücünün kullanılan cihaz sayısına göre ölçeklendirilmesi artık olmayacaktır. Ayrıca, bu iletim gücü tüm RF geniş bant kanalına dağıtılacaktır, bu nedenle spektral güç yoğunluğu, 200 kHz bant genişliğine sahip tek bir kablosuz mikrofona kıyasla 30 (6 MHz) veya 40 (8 MHz) kat daha düşüktür. Bu düşük spektral güç yoğunluğu sayesinde, bir RF kanalı daha kolay yeniden kullanılabilir. Bu, örneğin, çok stüdyolu yayın prodüksiyon tesislerinde veya geniş bir festival alanının farklı sahnelerinde önemli bir imkan olabilir.

WMAS Proje Müdürü Martin Brandenburg.

Son olarak, yaklaşımımız tüm ekipmanların her zaman uzaktan kontrol edilmelerine ve ayrıca kaynakların herhangi bir zamanda gerçekten ihtiyaç duyulduğu şekilde ekipmana tahsis edilmelerine izin verir. Bu, ses mühendisinin kaynakları bir zaman çizelgesinde programlayabildiği yeni bir iş akışı kullanarak spektrumdan tasarruf etmeyi mümkün kılar. Tüm cihazların her zaman aynı yüksek kalitede aktif olarak iletim yaptıkları günümüzle karşılaştırıldığında, bu yeni iş akışı, büyük etkinliklerde spektral verimlilikte önemli bir kazanç anlamına gelecektir.

Birkaç dar bantlı sistemin (solda) ve sabit frekanslar yerine zaman dilimleri atayan bir WMAS sisteminin (sağda) TV kanalı kullanımı (6 MHz). Mavi ve gri çizgiler, örnek antenler 1 ve 2’nin aldıkları ölçülen sinyalin zayıflamasıdır (dB cinsinden).

Genel olarak Sennheiser çözümü, müşterilerin uygulamalarında benzersiz entegrasyon, ses kalitesi, düşük gecikmeli iletim, kontrol ve esneklik kazanırken spektrumda kapladıkları alanı önemli ölçüde azaltmalarını sağlayacak.”

Andreas: “Büyük ve dev etkinliklerin sayısı ve karmaşıklığının sürekli olarak arttığını ve buna bağlı olarak radyo spektrumuna olan talebin de arttığını belirtmekte fayda var. Bu sadece bir istatistik bilgisi değil; bu büyük etkinlikler için yeterli spektrumu güvence altına almak, özellikle açık hava etkinliklerinde mühendislerin ve etkinlik organizatörlerinin sorun yaşamalarına neden oluyor. WMAS çözümü kesinlikle yardımcı olacaktır.”

Önde: Spektrum Politikası ve Standartları Başkanı Andreas Wilzeck.

Mevcut dar bant mikrofonların öngörülen maksimum RF iletim bant genişliğinin 200 KHz olduğundan bahsettiniz, ancak geniş bant mikrofonunuz bu sınırın kaldırılmasına bağlı olacaktır. Düzenleyici kurumlar bunu dünya çapında yapmayı kabul etti mi?

Andreas: “Kablosuz mikrofonlar için ilgili uyumlaştırılmış standart EN 300 422-1, kablosuz çok kanallı ses sistemlerini (WMAS) dikkate alacak şekilde 2017’de değiştirildi. Bu EN 300 422-1 standardına, kablosuz mikrofonların pazar erişimine ilişkin ulusal düzenlemelerde aşağı yukarı dünya çapında atıfta bulunulmakta.

Gerekli yasal düzenleme değişikliklerini birkaç yıl önce başarıyla başlattık; Avrupa, Orta Doğu, Afrika (EMEA) ve Asya-Pasifik (APAC) bölgelerindeki birçok ülkede halihazırda uygulanmaktadırlar. ABD’deki süreç henüz tamamlanmadı, ancak WMAS’ın yakında burada da mümkün olacağından eminiz.

Bu çığır açan teknolojiye dayalı ürünlerin mevcudiyeti, doğal olarak küresel ölçekte düzenleyici değişiklikleri hızlandıracak, çünkü sonuçta hiçbir ülke geride kalmak istemiyor.”

WMAS’ın çalışacağı frekans aralıkları günümüzün dar bant sistemleriyle aynı mı?

Andreas: “Evet, WMAS çözümümüz kablosuz mikrofonlar için standart UHF frekans aralıklarında birlikte çalışacak; iletim gücü limitlerinde değişiklik yapılması gerekmiyor. Kaldırılması veya en az 6 MHz’e çıkarılması gereken sadece bant genişliği sınırıydı.”

Neden üreticiye özel bir aktarım tekniği kullandığınızı sormama izin verin. SIM kartlı 5G mikrofon gibi standart teknolojiler de işe yaramaz mı?

Martin: “Ismarlama bir çözüm sunarak, müşterilerimiz ve onların kullanım durumları için kuruluşa özel sistemler oluşturabiliriz. Canlı sesin gecikme, operasyonel güvenilirlik, çok kanallı ses ve ses kalitesi gibi standart teknolojilerin bugün veya yakın gelecekte yerine getiremeyeceği veya getirmek istemeyeceği çok katı gereksinimleri vardır.”

Andreas: “Sonuçta, şirketimizin başarısı 5G gibi bir teknoloji hakkındaki abartılı sözlerle değil, müşterilerimize neler sunabileceğimiz ve onların çok özel uygulamaları ve iş akışları için nelerin işe yarayacağı ile ölçülecek.”

Sebastian: “Bu bağlamda, 5G’de reklamı yapılan gecikmelerin, tüm prodüksiyon boyunca garanti etmemiz gereken ses akışı gecikme gereksinimlerinden farklı ölçüldüğünü belirtmekte fayda var.”

Bu yeni WMAS yaklaşımının avantajlarını bir kez daha özetler misiniz?

Jan: “WMAS ile mümkün hale gelen yeni iş akışları sayesinde spektrum kaynaklarının iyileştirilmiş kullanımından ve daha düşük spektral güç yoğunluğu sayesinde sistemin daha büyük tesisler veya festival alanları için sunduğu esneklikten daha önce bahsetmiştik.

En son WMAS mühendislik örnekleri üzerine ekip tartışması.

Ek olarak, düşük gecikmeli, gerçek dijital kulak içi ses izleme içeren birleştirilmiş, çift yönlü vücut paketi ürünler mümkün olacak; gruplar ve sanatçılar iki yerine tek bir cihaza ihtiyaç duyacaklar. Mikrofon iletimi, kulak içi monitör ve kalıcı uzaktan kumanda, tek bir RF kanalında aynı cihaz aracılığıyla gerçekleşecek. Ayrıca ses mühendisi, cihazların her bir ses iletimi için ses kalitesini, gecikmeyi, mesafeyi ve kaynak kullanımını esnek bir şekilde seçebilecek. Dahası, tüm mobil cihazlar mükemmel bir şekilde senkronize olacak ve herhangi bir ses fazı sorunu olmadan kablosuz stereo ve hatta 3D ses kaydına olanak tanıyacak.”

Sebastian: “WMAS, müşterilerimizin 64 ses kanalının tek bir 19”/1U rafa monte ünite tarafından işlenmesine olanak tanıyacağından, sahne arkası teknoloji alanı çok farklı görünecek! Alıcı kabinlerinin günleri geride kalacak; müşterilerimiz sahne arkası alanından, turnelerde tırların içindeki değerli alanlardan ve dolayısıyla enerjiden de tasarruf edecekler. Tek bir RF kanalının seçilmesi dışında, kapsamlı frekans planlaması gerekli olmayacak. İşin başına geri dönmek istiyorsak, başlangıçta çözmek için yola çıktığımız RF sönümleme sorununa bakabiliriz: Günümüzün iki antenli tipik uzamsal çeşitliliği (spatial diversity) yerine, WMAS 6 MHz TV kanalında 30 kat veya 8 MHz bir TV kanalında 40 kat yedekleme çeşitliliği sunacak, hem de tek bir antenle!”

Pek çok kullanıcının ilgisini çekecek son bir soru: Günümüzün dar bant sistemleri ve gelecekteki geniş bant sistemleri bir arada var olabilir mi?

Martin: “Bu zorluğun üstesinden başarıyla geldik ve birlikte var olma hakkında daha fazla bilgi de dahil olmak üzere kablosuz çok kanallı ses sistemleri üzerine daha derinlemesine bilgi sağlayan bir dizi yayınla devam edeceğiz. Bizi takip etmeye devam edin!”