Modern çağda yeni türevleriyle birlikte medya da denen basının, gerçekleri yansıtması ve bir kamu hizmetini yerine getirmesi için tüm bağlardan bağımsız, yasalar çerçevesinde tümüyle özgür olması gerekmektedir. Ancak bağımsız bir basın için, devletin tüm bağlardan ve bağımlılıklardan kurtulmuş olması gerekmektedir (Hoffman vd., 2009, 899). Bu bağlamda Türkiye’nin durumu tartışmalıdır.
Türkiye’de enerji talebindeki artışın ağırlıklı olarak dış kaynaklardan karşılanması enerjide ve beraberinde diğer alanlarda dışa bağımlılığı getirmektedir (Çalışkan, 2009, 309). Siyasi alanda da bağımsızlık tartışmalıdır. ABD’li Yahudi bankacı işadamı David Rockefeller 1960 ve 1980 darbelerini ABD’nin planladığını itiraf etmiştir (Cereci, 2016, 2). 15 Temmuz operasyonunda da ABD’nin müdahalesi olduğunun işaretleri bulunmaktadır.
Rockefeller: “Menderes bizimle başta gayet güzel bir diyalog kurmuştu. Bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki ödeme günleri geldiğinde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaşamaya başladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanışıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu şartlarda iktidardaki yerini uzunca bir süre için, sağlamlaştırdığını sanıyordu. Bir darbe ile bu işe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalışma arkadaşlarıyla beraber idam edildi. Sadece Celal Bayar kurtuldu, çünkü bir Masondu.
Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kişiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim şirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. İlk önceleri fiyatları çok düşük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düşürdüler” (haberci53, 2016).
Kurtuluş Savaşı sırasında, işgalci devletlerin yanında yer alan ABD, işgale donanmasıyla destek vermiştir. ABD Senatosu 1947 yılında Sovyetler Birliği’ne karşı Batı bloğunu yardım etmek üzere Truman Doktrini’nin bir parçası olarak Türkiye için bir ekonomik ve askerî yardım paketini onaylamıştır (Grigoriadis, 2010: 59).
Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Türkiye bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.
Türkiye de Kore Savaşı’nda (1950-1953) Birleşmiş Milletler’in yanında yer almış, 1952 yılında NATO’ya katılmış ve 1955 yılında CENTO’nun kurucu üyeleri arasında yer almıştır. 1954 yılında ABD’ye İncirlik Hava Üssü’nü kurma izni vermiştir. Bu üs Soğuk Savaş, I. Körfez Savaşı ve Irak Savaşı’nda Türkiye’nin izni ile kullanılmıştır.
Soğuk Savaş yıllarında Kıbrıs hariç, genelde Batı özelde ABD ile hemen hemen hiçbir çıkar çatışmasına düşmeyen Türkiye Birinci Körfez savaşı, PKK terörü derken 90’lı yıllarda ABD ile birçok hayati konuda çıkar çatışmasına düşmüştür. Bu çıkar çatışmaları ABD’ye olan bağımlılık nedeniyle büyük zararlarla sonuçlanmıştır (http://www.hakikat.com/dergi/120/ukara120.html, 2016).
2 Ekim 1992 tarihinde Türk Deniz Kuıvvetleri’ne ait “TCH MUAVENET” muhribi, katıldığı NATO tatbikatının ara safhası bittikten sonra, intikal seyri esnasında ABD’nin Saratoga gemisinden atılan iki güdümlü füze ile vurulmuştur (Gökmen, 2009).
İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin dışişleri bakanlarının 10 Şubat 1993’de Şam’da biraraya gelmelerinin ardından tam “7 gün” sonra da Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağı düşürülmüştür (Parlak, 2016).
Kuzey Irak’taki petrolü İngiltere, ABD, İsrail ile Türkiye’nin ortaklaşa yönetme anlaşması karşılığında Türkiye’nin başkanlık sistemiyle Müslüman olan ülkeleri tek çatı altında toplaması planında Tayyip Erdoğan’la Fethullah Gülen arasında anlaşmazlık çıkması nedeniyle Gülen grubuna operasyon başlamıştır. Ardından 17 Aralık ve Darbe Kalkışması oyunları gelmiştir. Bunların hepsi ABD’de planlanmıştır (Allahverdi, 2016).
AKP, ABD tarafından Türkiye’yi Batı merkezli küresel sermaye ve onun etrafında şekillenen küresel çetenin çıkarlarına göre dönüştürmesi, şekillendirmesi ve Türkiye’nin yıkımıyla sonuçlanacak süreci uygulaması için desteklenip iktidara getirilen bir projedir.
2002 seçimleri öncesi Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinin devamı seçimden sonra gelmiş, yasaklı olduğu için seçime katılamayan parti başkanı RTE, Bush’un davetiyle 10 Aralık 2002’de Washington’a gitmiştir. Burada ABD politikalarına yön veren kuruluşlardan CSIS toplantısına katılmış, toplantı sonrasında döndüğü otelde Marc Grossman (eski ABD Ankara Büyükelçisi) ve Paul Wolfowitz’le (dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve akademisyen) görüşmüştür. Dönemin Türkiye Büyükelçisi Faruk Loğoğlu ise diplomatik geleneklere uygun bir şekilde bu görüşmelere katılmak için otele gitmişse de bu “özel” görüşmeye alınmamış, lobide bekleyip otelden ayrılmıştır (Sandıkçı, 2016).
AKP kurulmadan önce Tayyip Erdoğan’a ABD’den gönderilen gizli belgede “Mister Tayyip Erdoğan; Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” dayatması vardır. Oslo’da ve Dolmabahçe’de AKP ile PKK arasındaki mutabakat metninin temel unsuru da otonomi, yani özerkliktir (Bulut, 2016).
Günümüz Türkiye’sinde de sebze tohumculuğunda yüzde 90’nın üzerinde dışa bağımlılık vardır. Tohumculuk Kanunu, Irak’ı işgal eden Amerikan yönetiminin dayattığı tohumculukla ilgili karara da çok benzemektedir. Irak’ta işgal ile yapılan iş, Türkiye’de AB uyum paketi kapsamında yapılmıştır. Tohumculuk Kanunu ile meydana gelen değişimlerin en önemlisi, belirtildiği üzere çiftçilerin tohumluk gereksinmeleri giderek artan bir şekilde yabancı ve yerli taşeron firmalara bırakılması olmuştur (Kaymakçı, 2016).
Mondros Mütarekesi sonrasında kurulan cemiyetlerden biri de “Wilson Prensipleri Cemiyeti”dir. 4 Aralık 1918 tarihinde İstanbul’da faaliyete başlayan WPC’nin kurucuları Halide Edip, Celalettin Muhtar, Ali Kemal ve Hüseyin Avni Bey’dir. Dönemin önemli gazetelerinin başyazar ve sahipleri, Cemiyet’in ileri gelen üyeleri arasında yer almaktadır. ABD daha Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan, Türk basınını yönlendirmeye ve denetlemeye başlamıştır (Şahingöz ve Keleşyılmaz, 2016).
Mart 2015’te Türkiye’yi denetim altında tutan ABD’de Senatör Charles Schumer 73 senatörün imzasıyla ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye gönderdiği mektupta Türkiye’de basın sansürü ve basın mensuplarının taciz edilmesiyle ilgili kaygılarını iletmiş ve Kerry’yi bu konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmeye çağırmıştır (http://www.amerikaninsesi.com/).
Türk basınının haber kaynakları konusunda yıllardır dışa bağımlı olduğu, özellikle uluslararası olaylar konusunda temel bilgileri Amerikan ajanslarından aldığı bilinmektedir (Adil, 1991, 28).
İddiaya göre ABD hükümeti, Washington ile Ankara arasında PKK’ye yönelik istihbarat işbirliğini gözler önüne seren Wikileaks belgelerini yayımlayan Washington Post’a baskı yapmıştır. Wikileaks belgesinde, ABD’nin Türkiye’ye 2007 yılından bu yana PKK hakkında görüntülü istihbarat verdiği ortaya çıkmıştır (http://haber.sol.org.tr/, 2016).
Bu koşullar altında, Türkiye Cumhuriyeti her anlamda tam bağımsızlığını kazanmadan, basının da bağımsız olması düşünülememektedir.
Kaynaklar
- Adil, İ. (1991). Haberde Dışa Bağımlılık. İstanbul: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları.
- Allahverdi, H. (2016). Türkiye üzerine oynanan oyunu ilk defa açıklıyoruz. http://www.timeturk.com/tr/2014/08/09/turkiye-uzerine-oynanan-oyun-ilk-defa-aciklandi.html. 30.09.2016.
- Bağımlı Türkiye. http://www.hakikat.com/dergi/120/ukara120.html. 30.09.2016.
- Bulut, A. (2016). ABD’nin gizli kararı: Türkiye Birleşik Devletleri kurulsun!Kaynak: ABD’nin gizli kararı: Türkiye Birleşik Devletleri kurulsun! http://www.yenicaggazetesi.com.tr/abdnin-gizli-karari-turkiye-birlesik-devletleri-kurulsun 36863yy.htm. 30.09.2016.
- Cereci, S. (2016). Modern Çağın Başlıca Başvuru Araçları Olarak Medyanın Egemenlik Süreci: Küresel Siyasi politikalar. Journal of Academic Social Sciences Studies, 44: 1-12.
- Çalışkan, Ş. (2009). Türkiye’nin Enerjide Dışa Bağımlılık Ve Enerji Arz Güvenliği Sorunu. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 25: 297-310.
- Grigoriadis, I. N. (2010). Friends No More? The Rise of Anti-American Nationalism in Turkey. Middle East Journal, 64 (1); 51-66.
- Gökmen, M. (2009). ‘Muavenet gemisi, Türkiye’ye gözdağı vermek için vuruldu’. YeniAsya: 29.01.2009.
- http://haber.sol.org.tr/dunya/clinton-e-postalari-abd-basina-pkkye-karsi-istihbarat-isbirligi-konusunda-baski-yapmis-131364. Clinton e-postaları: ABD, basına ‘PKK’ye karşı istihbarat işbirliği’ konusunda baskı yapmış. 30.09.2016.
- http://www.haberci53.com/guncel/yuzyilin-itirafi-ve-turkiye-uzerinde-oynanan oyunlar-h12670.html. Yüzyılın İtirafı ve Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar. 3009.2016.
- http://www.amerikaninsesi.com/a/abd-senatosu-turkiyede-basin-sansuru-demokrasiye-hakaret/2685704.html. “Türkiye’de Basın Sansürü Demokrasiye Hakaret”. 30.09.2016.
- Kaymakçı, M. (2016). ABD’nin Irak’a dayattığı kanun şimdi Türkiye’de. http://odatv.com/abdnin-iraka-dayattigi-kanun-simdi-turkiyede-2509131200.html. 30.09.2016.
- Parlak, E. Z. (2016). http://esrefzekiparlak.blogcu.com/abd-nin-kirli-oyunlari-ve-turkiye-nin-azmi/9015271. 30.09.2016.
- Sandıkçı, E. (2016). http://erhansandikci.blogspot.com.tr/2014/03/tayyipin-olumu-amerika-fetullah-ve.html. 30.09.2016.
- Şahingöz, M. ve Keleşyılmaz, V. (2016). Millî Mücadele Dönemi Türk Basınında Wilson Prensipleri. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 25. http://www.ayk.gov.tr/. 30.09.2016.