Yeni yayın sistemine geçen Doğuş Yayın Grubu, son dönemin en ciddi projelerinden birine imza attı. Bu zorlu süreci başarıyla tamamlayan ekibin başında bulunan Teknolojik Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Barış Özbey ile projenin ayrıntılarını kapsayan bir söyleşi gerçekleştirdik.
Barış Özbey’i tanıyabilir miyiz?
2000 yılında Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünden mezun oldum. Üç sene bir bankada yazılım uzmanlığı yaptıktan sonra serbest çalışmaya başladım. 2015 yılına kadar kendi şirketimde yazılım ve danışmanlık yaptıktan sonra 2015 Nisan’ında Doğuş Yayın Grubu ailesine katıldım.
Doğuş Yayın Grubu her geçen gün daha da gelişerek farklı mecralarda yayın faaliyetlerini sürdürüyor. Doğuş Medya’nın kanatları altında faaliyetlerini sürdüren yayınlar hakkında bilgi alabilir miyiz?
Şu an için 8 TV kanalı, 4 radyo kanalı, 4 dergi, çeşitli internet siteleri ve mobil uygulamalar ile hizmet veriyoruz. TV kanallarımız; NTV, NTV Avrupa, STAR, Euro STAR, Kral, Kral POP, Kral World, NTV Spor. Radyo kanallarımız; NTV Radyo, Kral FM, KralPOP Radyo, Kral World Radyo. Dergilerimiz; Vogue, GQ, Condenast Traveller ve Robb Report markaları ile yayın hayatını sürdürüyor. Aynı zamanda Discovery Grup için TLC kanalı operasyonunu da yapıyoruz. Devamlı olarak yayın kalitemizi ve çeşitliliğini artırma çabası içindeyiz. Tüm bu mecraların şu an yayında olan internet ve mobil uygulamalarını da geliştiriyoruz.
Geçtiğimiz yıl “Haber Otomasyon”, “Medya Yönetim” ve “Yayın Otomasyon” projelerinden oluşan çok kapsamlı bir teknik altyapı yatırımı yaptınız. Hem uluslararası arenada hem de ülkemizde ses getiren bu yatırımı projelendirirken ortaya çıkan ihtiyaçlarınızı hangi kriterlere göre belirlediniz? Teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği günümüzde geleceğe uyumluluğu doğru şekillendirmek için nelere dikkat ettiniz?
Geçtiğimiz yıl yaptığımız “Yeni Yayın Sistemi” projesine başlamamızın en önemli motivasyonu, sistemlerimizin ve yayın operasyonumuzun verimini artırmaktı. Daha önce kullandığımız, kendi yazılımcılarımız tarafından geliştirilen sistem artık bazı uluslararası standart protokollerini desteklemediği için, bu yapının üstüne yeni geliştirmeler yapmak, yeni ürünler ve teknolojiler entegre etmek gün geçtikçe zorlaşıyordu. Eski sistemlerimiz her ne kadar kendi ihtiyaçlarımızı tam karşılayacak şekilde geliştirilmiş olsa da, yeterince esnek değildi ve artık değişiklik yapmak zaman alıyordu. Eski sistemin mimarisi de çok sayıda videoyu işlerken network ve diğer sistemlerimizi de yormaktaydı.
Bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak, yayın sistemlerimizde bir güncellemeye gitme zamanı geldiğine karar verdik ve çalışmalara başladık. Yeni ürünleri seçerken öncelikle yaşadığımız altyapısal problemlerin sebeplerini adreslediğinden emin olmaya çalıştık. Bütün mecralarımızın tüm ihtiyaçlarını net bir şekilde belirlemeye ve bu ürünün kapasitesinin de bu ihtiyaçları tam olarak karşılayacağından emin olmaya çalıştık. Ancak en çok zaman harcadığımız konu kullanıcı tecrübesi oldu. Sıkışık bir ajanda ile çalışan ve üretim yapan habercilerin, yapımcıların ve operatörlerin, bu sıkışık ajandada, çok zaman harcamadan adapte olabileceği, alışkın oldukları günlük rutinlerini pek değiştirmeye gerek duymadan kullanmaya başlayabilecekleri ürünleri tercih etmek için epey gayret ettik.
Projenin teknik ayrıntıları, kullanılan teknoloji, ürün ve çözümler hakkında bilgi alabilir miyiz?
Uzun süredir kendi geliştirdiğimiz yazılımları dünya standardı çözümlerle değiştirme planları yapıyorduk. Kullanacağımız teknoloji ve ürünlerin dünya çapında kullanılan, geleceğe dönük, donanım bağımsız ve iş akışı uygunluğu açısından çok yönlü konfigüre edilebilmesi bizim için önemliydi. Tüm bu unsurları göz önünde bulundurarak birçok firma ile görüşmeler yaptık, demolar aldık. En son bizim iş akışlarımıza ve altyapımıza en uygun olduğunu tespit ettiğimiz 3 firma ile ilerleme kararı aldık. MAM (Media Asset Management) alanında Arvato VPMS, haber otomasyonunda Annova Open Media ve yayın otomasyonunda ise Pebble Beach Marina ile ilerleme kararı verdik.
Yaklaşık bir yılı aşan zaman zarfında ürünlerin kurulum ve entegrasyonunu tamamladık. Çok büyük ve güzel bir proje oldu bizim için. Onca kanal yayın yaparken yeni sistemin kurulumlarını yapmak ve birçok sistemle entegrasyonunu yapmak bize paha biçilmez deneyimler kazandırdı. Şu an son aşamadayız ve belki bu yazı yayınlandığında bizde yeni sisteme geçmiş olacağız.
Seçilen ürünlerin değişik donanımlar ve yazılımlar ile entegrasyonu bizim için önemli idi. Arvato VPMS şu an kullandığımız Omneon video server ve Omneon MediaGrid storage ile çalışıyorken aynı anda Isilon storage’ımızı da kullanabiliyor. Kendi üzerinden “Cut Edit” yapabildiğimiz gibi aynı zamanda Adobe Premier ve After Effects ile entegre çalışabiliyor. Bu şekilde kullanıcı VPMS üzerinden direkt Adobe Premiere’e ulaşıp MAM’daki tüm videoları kullanabiliyor, projeler kullanıcılar arasında paylaşılabiliyor. İstenirse yüksek çözünürlüklü istenirse düşük çözünürlüklü dosyalar üzerinden kurgu işlemi yapılırken, tüm render işlemleri arka tarafta konumlandırılmış render server’lar tarafından yapılıyor. Bu şekilde, kullanıcı bilgisayarları pahalı iş istasyonları yerine uygun maliyetli standart ofis bilgisayarı olabiliyor.
Sistem hem Open Media hem de Pebble Beach System ile entegre çalışıyor. Annova Open Media yurtdışında BBC, DW, ARD, NDR, Sky gibi birçok büyük TV kanalı tarafından kullanılan çok esnek ve hızlı bir yazılım. Mobil uygulaması ile de sahadan haber üretimini kolaylaştırıyor. Arvato VPMS ile video entegrasyonu sayesinde Arvato Clip Jokey ürünü üzerinden Omneon video server’a haber klip transferi ve okuması yapılabiliyor. Pebble Beach Marina ise VPMS ve kurum içi yazılan yayın akış programı ile entegre çalışarak hazırlanan yayın akışlarının “secondary event” desteği ile yayına verilmesini sağlıyor. Burada secondary event ile tetiklediğimiz iki ayrı tip KJ/grafik sistemi kullanıyoruz. Playout kanallarımız için video server portuna entegre KJ/grafik eklentisi içeren Harmonic Omneon ChannelPort üzerinden channel branding yapıyoruz. Bu durumda playout kanalın yayın yapabilmesi için sadece bir video server portu herhangi ek bir cihaza (resim masası, ses mikseri vb.) gereksinim duymadan yeterli oluyor. Diğer kanallarımız için ise Vizrt kullanıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz yayın akış sistemimiz ise VPMS ile entegre şekilde yayın akışının hazırlanmasını sağlıyor. Aynı zamanda kullandığımız Maestro reklam rezervasyon sistemiyle de entegrasyonunu gerçekleştirdik. Maestro üzerinden hazırlanan reklam kuşakları Pebble Beach otomasyon sistemi akış listesindeki ilgili bloklara transfer edilebiliyor.
Birlikte çalıştığınız entegratör firma ve markaları seçerken nelere dikkat ettiniz?
Bu çapta bir projeye niyetlendi-ğimizde, entegratör firmanın yeterliliğinin çok önemli olduğunun farkındaydık. Böyle bir maceraya atılırken, bize destek olacak olan kişilerin teknik yeterliliklerinden çok, uzun süreli bir işbirliğine girebileceğimiz olgunlukta bir yaklaşımı olan, sektörü, bizi ve süreçlerimizi tanıyan, işin teknik bir projeden çok, insanları mutlu etmek, işlerini daha kolay yapabilmelerini sağlamak için bir çalışma yapılacağının farkında olan, kısacası kolay iletişim kurabileceğimiz bir firma arayışındaydık.
Ve ürün ve entegratör tercihimizi yaparken buna göre karar verdik. Bu bahsettiğim iletişimin önemine yönelik bir örnek vermek isterim. Şu an kurulumunu yapıp kullanmaya başladığımız OpenMedia ürününün tanıtımı için Almanya’dan gelen ekipte, orada yaşayan bir Türk arkadaşımız var. Bu arkadaşımızın ürünü Türkçe tanıtmaya başlaması ile birlikte, kullanıcılardan, diğer yapılan sunumların hiçbirisinde olmayan bir ilgi ve soru cevap gördük. Bu iletişim kolaylığı bizim işimizi çok kolaylaştırdı, kullanıcı derdini çok daha rahat anlatabildi ve böylelikle aldığımız sonuç da çok daha tatmin edici oldu. Bu tip bir işe kalkışacak herkese, entegratör firma ve kullanıcılar arasında olan iletişimin önemine dikkat etmelerini öneririm.
Kurulum aşaması nasıl ilerledi?
Projenin kurulumuna başlamadan önce, kendi içimizde uzun bir çalışma yaptık. Öncelikle, ne istediğimizi olabildiğince netleştirmeye çalıştık. Çok kapsamlı bir RFP dokümanı oluşturduk ve üstlenici firmaların bu dokümana göre hazırlık yapmalarını sağlamaya çalıştık. Aynı doküman, bize projenin kabulünü yapmamızda da çok faydalı olacağı için, çok önemliydi. Biz kendi çalışmamızı bitirip, üstlenici firmalara taleplerimizi ilettikten sonra firmaların çalışmaları başladı. Bizi ofisimizde ziyaret ettiler ve işler nasıl yürüyor, biz işimizi nasıl yapıyoruz detaylıca çalışmaya başladılar. Haberciler, yapımcılar, operatörler gün içinde nelerle uğraşıyor, ne gibi durumlarla baş etmeye çalışıyorlar, bizim için acil olan iş süreçleri nelerdir; kapsamlı bir analiz yapıldı. Binaya giren değişik tipte içeriklerin yayına verilinceye kadar geçen maceraları detaylı bir şekilde kağıda döküldü.
Ön çalışmalar bitince firmalar kendi ülkelerine döndüler ve çalışmalara başladılar. 3-4 ay kadar süren bu çalışmalardan sonra, bize göre ayarlanan tüm sistemler buraya getirilip kuruldu. Donanımlar test edildi, yazılımlar ve lisanslar kuruldu, daha sonra test edildi ve kullanıma hazır dendi. Asıl çalışma bu aşamalardan sonra başladı. 4-5 ay kadar süren bir eğitim ve kullanıcı testleri süreci başladı ki, projenin en sancılı aşaması buydu. Kullanıcıların yeni bir sisteme adapte olabilmeleri ve eksiklerimizi görebilmemiz için aylarca çalıştık. Bu çalışmalardan çıkan yeni talepleri üstlenici firmalara gönderdik, onlar sistemleri güncellediler ve süreç tekrar tekrar devam etti.
Sistemlerin uygun ve çalışır olduğuna karar verdikten sonra da provalara başladık. 24 saat haber ve içerik üreten televizyon kanallarında, çalışanların yoğun ajandaları içinde, stüdyoların ayarlanıp, kullanıcıların buralara toplanıp provaların yapılması 4 ayımızı aldı ve bir pazar sabahı saat beşte, eski sistemi kapatıp, yeni sistemden haber jeneriği vererek yeni sistem ile yayınımıza başladık.
Doğuş Yayın Grubu çok değişik mecralarda yayın yapıyor. Bu yatırımınızı bütün bu farklı mecralarda yayın yapan yapılarınız aktif bir şekilde kullanabilecekler mi?
Yayın grubu içerisinde video ve ses ile iş yapan tüm mecralarımız bu sistemi aktif olarak kullanıyorlar. TV kanalları, radyolar, internet siteleri, sosyal medya yöneticileri, günlük iş akışlarının az ya da çok, belli aşamalarında yeni sistemi kullanıyorlar. Haber merkezi gibi bazı bölümlerimizin ise tüm günü bu yeni sistemler üzerinde çalışarak geçiyor.
Yeni bir projeyi başarıyla tamamlamış biri olarak yayıncılık teknolojilerinin geleceğini değerlendirmenizi istesek, neler söylemek istersiniz? Çok konuşulan IP, HDR, 4K gibi kavramlarla bitecek mi iş? Yoksa teknoloji okyanusunda yeni dalgalara mı yakalanacağız?
Yayıncılık teknolojilerindeki yenilikleri çok yakından takip ediyoruz. Elimizden geldiği kadar da bunları deniyor, tecrübe ediyoruz. Ben şahsen, bu teknolojilere, sadece bu teknolojiler mevcut ve erişilebilir fiyatlarda olduğu için geçişin mantıklı olmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bizler de ticaret yapan kurumlarız ve bu tip yeni teknolojilerin bize rekabet konusunda avantaj sağlaması, operasyonel süreçlerimizde verimliliği artırması ya da yayın kalitemize ve müşterimize olumlu etkileri olması gerektiğini düşünüyorum. Bu etmenleri göz önünde bulundurmadan, detaylı analiz yapmadan ve net faydayı görüp bunun bizim için bir karşılığı olduğuna karar vermeden, zaman içerisinde oturmuş, kullanım alışkanlığı kazanılmış sistemlerin yenisiyle değiştirilmesi için acele etmemek gerektiğini düşünüyorum.
Ufukta yeni projeler var mı?
Yeni tamamladığımız projenin, ince ayarlarının yapılması ve kusursuz hale gelmesi daha bir kaç ayımızı alacak gibi görünüyor. Bu proje ile, Doğuş Yayın Grubu’nun zaten olgunlaşmış olan altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış olacağız. Bundan sonra, yirmi yıla dayanan video arşivimizin dijitalleştirilmesi ve her bir videonun farklı kanallardan ulaşılabilir hale getirilmesi için çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Bu arşiv, bir yayın kurumunun en önemli varlığı diye düşünüyoruz ve arşivin kolay ulaşılabilir halde olması, önemli içeriklerin yedeklenmesi ve daha güvenli hale getirilmesi için çalışmaya devam edeceğiz.