Diglloyd.com’dan Lloyd Chambers, bu ayrıntılı makalede çoğu elde çekim olmak üzere makro fotoğrafçılık alanındaki deneyimlerini paylaşıyor.
Soyut Çiçekler, Nikon D810, Zeiss Milvus 2/100M, f4, 1/2000 saniye elde çekim, ISO 100. Lloyd Chambers.
Bu yazıya başlamadan önce makaleye konu çekimler için gereken çaba konusunda biraz endişeliydim, çünkü geçmişteki makro fotoğrafçılığı anlayışım sıkıcı tripod tabanlı çalışmalarla sınırlıydı. Kendi tepkilerimi de not ederek, bir çözüme vardım: Bu makalede çoğu elde çekim olmak üzere sahada makro fotoğrafçılığı, özellikle yaratıcı keşifleri cesaretlendiren ani ve şans eseri olarak neler yapılabileceği üzerinde durmak. Bu natürmort veya stüdyo makro çalışmalarından, hatta tripodlu yaygın ve denemeye değer makro çekimlerinden farklı bir yaklaşım.
Elde makro çekimi, bitkileri hareket ettiren rüzgar, aniden inip kalkan böcekler gibi koşullara ani ve hızlı uyum göstermeye olanak veriyor. Güneş ışığında bile mercek perdesini küçülterek çekim yaparken ISO değerini 400, 800, hatta 3200’e çıkarmak, filmli çekimlerde mümkün olmayan, hareket donduran objektif hızlarına imkan sağlıyor (pozlama ve ISO ayrıntıları hakkında fikir edinmek için her defasında çekim bilgilerine bakın).Elde çekim sahada bir başka önemli zorluğu da getiriyor: Çalışılabilir bir tripod konumu bulmak genellikle zor oluyor (En sık zorlu arazilere sahip vahşi doğa koşullarında çekim yapıyorum).
Bir makro lenste aradıklarım
Piyasada çok sayıda makro lens var ama benim bir makro lensten istediklerim oldukça fazla; düz bir alan (minimum alan eğriliği), odak kaymasız, odak mesafesi kısaltmada kolaylık, üstün bokeh (odak dışı görüntüde bulanıklık), köşeden köşeye keskin hatlar ve hızlı açıklık (F/2.8 kabul edilebilir, ama f72 kadar ilginç değil).
Sadece yakın mesafede değil, orta ve uzak mesafelerde de güçlü performans istiyorum (bazı makro lensler uzun mesafeye odaklayınca çok daha kötü sonuçlar veriyor). Sadece makro çalışması için bu amaca özel bir lens taşımak istemiyorum; 1:2’den sonsuz odağa kadar en iyi performans veren bir lens olması daha iyi. Bunlar son derece titiz gereksinimler ve bu nedenle piyasadaki lenslerin birçoğunda yoklar. Bu yazıdaki resimlerin tamamına yakınını her daim favorim olan makro lens Zeiss Milvus 2/100M ile çektim. Özellikle çift lens olarak Zeiss Milvus 2/50M modeli de mükemmel, ama 50mm odak uzunluğunun sunduğu çok daha yakın çalışma mesafesi, makro çekimlerinde pek kullanışlı değil.
Tercih ettiğim makro lensi Milvus 2/100M. Uzak mesafede de (keskin köşeden köşeye f/2) üstün performans veriyor; alan eğrilmesi ve odak kayması olmayıp, bozulma sıfıra yakın. Bokeh özelliği resimlerde görüldüğü gibi benzersiz. Çalışma mesafesi neredeyse ideal. başka hiçbir lens bu özellikleri bu kadar iyi bir araya getirmiyor, ve 1:2 makro yeteneği de cabası. Zeiss Milvus lenslerin hem 2/50M hem de 2/100M modeli odak mesafelerini nominale yakın olarak koruyorlar (grafikler).
Bokeh bir lensin önemli bir kalite özelliği. En istenmeyen bokeh efektlerini kontrol altına almak için mercek perdesini küçülterek çekim yaparken, bazı lenslerle mercek perdesini küçültmek cazip değil. Ayrıca ilk birkaç açıklık için birçok ilginç görsel efekt kullanılabiliyor. Milvus 2/100M tüm açıklık aralığı değerlerinde etkileyici bokeh sunuyor. Olası tek sorun, 9 yapraklı açıklığının kanatçıkları düz olduğu için, odak dışındaki parlak ışıklarda dokuzgenler oluşabiliyor. Benim de sevdiğim 18 veya en az 14 kanatçıklı açıklık tercih edilebilir; ama bu kanatçık sayıları sadece üst düzey sinema lenslerinde var. Yuvarlak hatlı kanatçıklar diğer bir olasılık, fakat bunlar göz alıcı gökyüzü çekimleri çekebilme yeteneğini azaltıyorlar, bu nedenle Milvus diyafram şeklinden memnunum. Aşağıda görüldüğü gibi, odak dışındaki parlak dokuzgen şekiller oldukça hoş.
Wild Onion Flower, Lee Vining Creek. D810, Zeiss Melvus 2/100M, f2.8, 1/8000 saniye, ISO 100, büyütme yaklaşık 1:8.
Sürekli hareket eden su üzerindeki hipnotize edici yansımalar gözümü aldı, ama ilgi alanım olduğu için çekici bir gökyüzü yansıması çekmek istedim. On civarı çeklimle su yansımalarını ve gökyüzünün doğru kombinasyonunu elde ettim. f/13’te bile son derece pürüzsüz bokeh etkisi korundu. Böylece hedef başarıldı; ışık yansımaları ve dokuzgenler.
Streamside Greenery, D180, Zeiss Milvus 2/100M, f13, 1/50 saniye elde çekim, ISO 400, büyütme yaklaşık 1:10.
Reprodüksiyon oranı ve yakın çekimin sınırları
İki konu var; büyütme ve çalışma mesafesi. Büyütme, reprodüksiyon oranı olarak ölçülüyor:
Reprodüksiyon oranı = resim boyutu / obje boyutu
1:2 = 0.5 reprodüksiyon oranı (yarım canlı boyut) örneğin 72mm genişliğinde bir nesnenin 36mm genişlikte görüntülenmesi, 1:1 canlı boyut ise resmin nesneyle aynı boyutta olması anlamına geliyor. Reprodüksiyon oranı format boyutuyla ilgili bir oran olduğu için, format boyutundan bağımsız bir değişken.
Bu yazıda kullanıldığı gibi, makro fotoğrafçılığı terimi 1/12 canlı boyuttan (1:12 = 0.083) 1:2 (yarım canlı boyut) veya üzerine kadar her şeyi ifade ediyor olsa da, aslında canlı (gerçek) boyuttan büyüğü için mikro terimi işin içine giriyor. 1:12 ila 1:2 aralığı, makro olmayan lenslerin yaklaşık 1:7’den daha yakına odaklanamadığını yansıtıyor. Örneğin Zeiss Otus 1.4/85 1:7.7; Zeiss Otus 1.4/55 1:6.8 oranlarında çalışıyor. Bu rakamlar o orandaki lensler için tipik, ama Otus lensler çok yüksek kaliteyi de koruduklarından “yakın makro” çekimlerde iyi çalışıyorlar. Zeiss Milvus 2/135 çok yüksek kalitede 1:4’e kadar çekim yaparak, bundan fazlasına ihtiyacı olmayanlar için cazip bir yarı-makro seçenek sunuyor. Bununla birlikte, bu lenslerin tamamı Zeiss Milvus 2/100M’den daha fazla bozulma ve alan eğriliği yaratıyorlar.
Yaklaşık 1:6 oranda Zeiss Milvus 2/50.
Yakın çekim fotoğrafçılık uzmanları 2:1 (gerçeğin iki katı boyut), 5:1 (gerçeğin beş katı boyut) ya da bunların ötesinde, çok büyük büyütme oranlarıyla çalışabilirler. Bu tür yakın çekim fotoğrafçılığında aydınlatma ve nesne seçiminde özen, özel lens ve körük kurulumları, ve genellikle kabul edilebilir keskinlik için çok sayıda katmanlı odak istifleme gerektiriyor. Çok büyük makro çalışmaları bu makalenin konusu değil, ve böyle oranlarda saha çekimleri çoğu koşul altında aşırı zor.
Sahada yakın mesafe çekimleri için kendimi en sık 1:3 ila 1:10 aralığında çalışırken buldum. Makro olmayan lenslerin çoğu bu aralıktan mahrum ve/veya değilse de kaliteyi düşürüyorlar, bu nedenle mesafe ve üst performans için bir makro lensi şart. 1:2 çekim yapmak giderek zorlaştığı için, aslında daha da zor olan 1:1 makro lensle çalışmak kulağa hoş geliyor, Hem Zeiss Milvus 2/100M hem de Zeiss Milvus 2/50M, en azından ZF.2 lensler için uzatma borularıyla 1:1 çekebiliyorlar.
Zeiss Milvus makro lenslerin zarif tasarımındaki lens silindiri üzerinde yer alan yazılar normal odak aralığında gizli olup, lens yakında odaklandıkça ortaya çıkıyor. Aslında bu yazıda geçen fotoğrafların çoğunun reprodüksiyon oranını bu şekilde öğreniyorum. Zeiss bu reprodüksiyon oranlarının her birinde etkin f-stop ve odak mesafesini gösterebiliyor.
1:2 oranda Zeiss Milvus 2/100M ve kazılı reprodüksiyon oran işaretleri.
Geniş açıklıkta keskinlik ve mikro kontrast önemli, çünkü daha hızlı ve hassas odaklama imkanı veriyor ve tam açıklıkta birçok ilginç görüntü çekilebildiği için lensin çok yönlülüğü artıyor. Buradaki iki arıda görüldüğü gibi Milvus 2/100M geniş açıklıkla jilet gibi keskin köşe hatlı sağlıyor. Dış bölgelerdeki odak dışı hoş bulanıklık üzerindeki “kedi gözü” bokeh etkisine dikkat edin; bu lens silindirinin kaçınılmaz vinyet (vignetting) etkisidir.
Two Bees on Two daisy-Like Flowers, D810, Zeiss Milvus 2/100M, f2, 1/3200 saniye elde çekim, ISO 64, yaklaşık 1:8 büyütme.
Resmin sağ üst köşesinden gerçek pikseller aşağıda. Aslında lens bundan keskin, ama odak kıl payı daha az.
Yukarıdaki resmin sağ üst köşesinden pikseller.
Arka ışıklandırma çok etkin olabiliyor, bu nedenle parlamaya karşı direnç önemli. Milvus 2/100M üzerindeki lens kaplaması, diğer birçok görüntünün de gösterdiği gibi mükemmel. Aşağıdaki görüntüyü elde etmek için 5 – 6 kare çekim yaptım, çünkü rüzgar kenarlardaki yaprakları kesiyor, saniyede birkaç kez kompozisyonu değiştiriyordu. Kestirilebilir bir şey elde etmek mümkün değil, ama elde çekim kadrajlamada küçük ayarlar yapmayı hızlandırıyor. Resmin en sağı kesilse de en çok bu düzenlemeyi sevdim.
Colorful Blades of a Riparian Plant, Sonbahar başları, D180, Zeiss Milvus 2/100M, f2, 1/2000 saniye elde çekim, ISO 400, büyütme yaklaşık 1:2.5.
Elde çekim arka plan unsurları için hızla yeniden kadrajlama, ya da hızla biraz yakınlaşma veya uzaklaşma olanağı veriyor. Bu kolaylık hızla konup havalanan arılar ve diğer polen taşıyıcılar için özellikle kullanışlı.
Busy Bee on Yellow and White Daisy, D180, Zeiss Milvus 2/100M, f11, 1/1000 saniye elde çekim, ISO 200, yaklaşık 1:3 büyütme.
Parlak beyaz alanlar, soluk kırılmalı yıldız efektli odak dışı yansıyan parlak ışıklar (lens parlaması flare değil, highlight); gökkuşağı alanı başka bir bu tip parlak ışık veya parlama bileşeni olabilir, net değil. Bu tip efektler, hoş bir kombinasyon bulunana dek kamera açısını değiştirerek ve mesafeyi değiştirerek aranabiliyor; elde çekim gerçekten buna çok yardımcı oluyor, çünkü bu tip desenler genelde hızla oluşup kaybolur ve/veya kompozisyon amaçları için çekim konumuna çok küçük ayarlar gerektirir.
Dandelion and Shaft of Light, D180, Zeiss Milvus 2/100M, f5, 1/1600 saniye elde çekim, ISO 64, yaklaşık 1:2.5 büyütme.
Çalışma mesafesi ve perspektif
Çalışma mesafesi makro fotoğrafçılıkta önemli bir konu, çünkü kamera/lens nesneyi gölgelendirebiliyor (lens üzerinde halka flaş kullanılmasının nedenlerinden birisi). Ayrıca 50mm ile kolayca erişilemeyecek bir çekimi elde etmek için 100mm bir lens yeterli ek çalışma mesafesini sunuyor. Lee Vining Creek’in Wild Onion Flower fotoğrafı, en azından ayakkabılarını çıkarıp kaygan kayalar ve aralarındaki derin kuyular üzerinde büyük bir risk almadan mümkün değildi. Daha fazla mesafe gerektiren her türlü yaratık için aynı şey geçerli. Bir 50mm lens, 100mm odak mesafelinin çalışma mesafesinin yarısını sunsa da, ışığı kapatmadan nesneyi çekmek mümkün olamayabileceği için aydınlatma bakımından pratikte yarıdan azını sunuyor. Bununlar birlikte, 50mm lens, bir 100mm lensin yaratacağı arka planda dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırması olası, daha yakın bir yaklaşıma izin veriyor. Fakat aynı zamanda bir 50mm lensin görüş açısı daha geniş olduğu için nesneyi daha kolay yalıtıyor.
Uzak mesafeli çalışma için diğer bir konu da perspektif. Perspektif sadece nesne mesafesinin bir fonksiyonudur; nesnelerin göreli boyutlarını yönetir. 100mm lens kullanmak perspektifi düzleştirir, çünkü aynı büyütme için nesne 50mm mesafenin iki katı mesafededir. Aynı konu portreler için 50mm mi 100mm mi lens kullanılması gerektiği için de geçerli. Bu nedenle 50 mm bir lens boyut farklılıklarını 100 mm lensten daha fazla vurgular ve daha geniş izleme açısı sunar. Bu yüzden odak mesafesi seçimi çalışma mesafesini ve estetik efektleri de göz ününde bulundurmayı gerektiriyor.
Çekim için konumlandırma
Elde çekim için büyük kareli (full-frame) bir kamera ISO 800 hatta ISO 1600 değerinde iyi görüntü kalitesi verdiği için, alan derinliği amacıyla mercek perdesini küçültmek artı yüksek objektif hızları birlikte mümkün; en azından yeterince parlak koşullarda. Elde çekim mesafe ve açıda hızlı değişikliklere izin verdiği için, kompozisyon ve büyültme üzerinde denemeler yapmak için en iyi yol.
Really Right Stuff TFA-01 Ultra BC-18 kafa
Elde çekim her zaman uygulanabilir olmayabiliyor; çoğu durumda bir tripod gerekiyor. Özellikle açık havada büyük boy bir tripod nesneye yaklaşmakta zorluk yaratabiliyor, bu nedenle belli özel donanımlar kurulum süresini büyük ölçüde kısaltabiliyor. Çekimlerimin çoğunda normal bir Really Right Stuff TVC-24L kullandığım için, Really Right Stuff TFA-01 Ultra Pocket Pod gibi bir mini tripod, hoş bir sorun çözücü ek oluyor. Onunla en az kurulum işiyle yere, nesnenin yanına alçalabiliyorum ve TFA-01 dolaşmak için kameranın soluna takılabilecek kadar küçük ve hafif. Really Right Stuff dişli odaklama rayları, yer podları gibi her türlü çekim senaryosunu daha etkin hale getirebilen geniş çeşitlilikte makroya özel donanım sunuyor. Çeşitli tripodlar ve makro odaklama rayları da yardımcı olabiliyor.
Sonraki bölüm: Çekimi düzenleme, odaklama ve makro lensler.
Kaynak: Zeiss / Çeviri: Alper Metin