Saran Digital Studios Stüdyo ve Yapımlar Direktörü Burcu Şenbakar Doyum ile son dönem teknolojik yenilikleri kapsayan ayrıntılı bir söyleşi gerçekleştirdik.
- Saran Digital Studios 2000 yılından beri yurtiçi ve yurtdışında birçok kuruluşa hizmet veriyor. Okurlarımıza daha ayrıntılı bilgi vermek açısından SDS’nin kuruluş fikrini ve yol alış hikayesini öğrenebilir miyiz?
Saran Digital Studios; Saran Group’un bir parçası olarak, öncelikle grubun içerik satışlarına, dublaj ve altyazı çözümleri de sağlayabilmek amacıyla kuruldu. Ancak zaman içerisinde hem sektörün öncüsü haline geldi, hem de müşteri portföyünü bağımsız hale getirdi. Aslında kendi alanımızda hizmette çeşitlilik yaratmak amacı ile çıktığımız bu yolda dublaj ve altyazıda da marka haline geldiğimiz bir başarı hikâyemiz var.
- SDS, çok geniş yelpazede müşteri portföyüne hizmet veriyor. Hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Biz tam anlamıyla bir lokalizasyon firmasıyız. Türkiye’nin, dublaj domine bir pazar olması sebebiyle dublaj ana oyuncu; ancak altyazı hatta grafik yerelleştirme gibi hizmet verdiğimiz müşterilerimiz var. Son yıllarda OTT platformlarının dünyada daha popüler hale gelmesiyle hizmetlerimizi Türkçe ile de sınırlandırmak istemedik. Şu anda hizmet verdiğimiz dil sayısını, dünyanın çeşitli bölgelerinden, ağımıza katarak anlaşma yaptığımız partnerlerimizle 33’e çıkardık. Avrupa dilleri, Asya dilleri gibi yaygın bir çeşitliliğimiz var. Hatta Hindistan’da ve Afrika’da kullanılan Tamil, Afrikaan gibi farklı dil gruplarında dahi hizmet sağlayabiliyoruz. Hem de ikincil dilli ekiplerle değil, ana dili ilgili dil olan ekiplerle hizmet veriyoruz.
- 2000’li yılların teknolojisiyle yola çıktınız ama teknoloji baş döndürücü bir hızla evriliyor. Donanım tabanlı yapıdan yazılım tabanlı yapıya dönüştü ve her geçen gün gelişmeye, dönüşmeye devam ediyor. Teknik altyapınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Kasetlerden DVD’lere, DVD’lerden Hard Drive’lara ve şimdilerde de dijital transferlere uzanan bir yol kat ettik. Bu dönüşüm her şeyi daha hızlı hale getirdi, üretim kapasiteleri arttı biz de sürece anı anına uyum sağlayarak ilerledik. Yazılımsal altyapıların iş akışlarını daha düzenli hale getirmesi, ekiplerin daha iç içe çalışması, en özet haliyle yeni iş düzeni tüm lokalizasyon süreçlerini daha hızlı ama çok daha efektif hale getirdi. Bu da donanımlarla çalışılan süreçte, mesela kasete gömülen bir altyazıya ya da dublaja harcanan zamanı, kreatif çalışmalara, işin kalite standardındaki öneme bıraktı. Tabii ki bizim sektörümüzde hala donanım önemli; mesela iyi bir stüdyo ve stüdyo ekipmanı, doğru bir mikrofon, teknolojiye uyumlu transfer sisteminiz yoksa sadece dijitalleşmek süreci kurtarmaz. Biz hepsine özen gösterdik ve her iki açıdan da teknolojinin gerektirdiği yenilikleri sistemimize entegre ettik.
- Son dönemde Netflix vb. platformlar oldukça popülerler ve burada yayınlanan içerikler oldukça ilgi görüyor. Diğer yandan Netflix yayınlayacağı içeriklerin çekim aşaması ve sonrası için teknik standartlar getiriyor. Bu standartları karşılamayan içerikleri kabul etmiyor. Bu konudaki standartlara uyabiliyor musunuz? Teknolojik yatırım yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
Netflix, lokalizasyon dünyasının en önemli oyuncularından biri. Dünyaya hikayelerini, yerel dillerle vermeyi hedefliyor ki bu bakış açısı lokalizasyonda çok önemli. Buradan bakarsak Netflix ve benzeri tutumdaki içerik üreticilerinin bir standart aramalarının çok doğal olduğunu düşünüyorum. Hatta Netflix tam da bu yüzden Netflix Post Partner Program adı altında, standartlarına uyan stüdyolardan oluşan bir çatı oluşturdu. Hem teknik, hem kreatif, hem de servis olarak uymamız gereken standartlara derhal adapte olduk -ki oldukça yüksek standartlar bunlar- ve bu çatıda biz de yer aldık. Saran Digital Studios olarak Netflix Post Partner Programı’nın bir parçasıyız ve bununla gurur duyuyoruz. İlk lansman günlerinden beri kendilerine hizmet veriyoruz.
Teknik yatırıma gelirsek; bizim sektörümüzde öncelik, müşterinin ne talep ettiği ile ilişkilidir. Biz hali hazırda kurduğumuz üst kalite odaklı donanımımızı müşteri talepleri ile geliştiriyoruz. Mesela, global içeriklerin dublaj taleplerinde her tür içeriğin mikrofonu farklıdır. Biz bu yatırımı tereddütsüz yaptık ki yaptığımız iş hem müşterimizin talebini karşılasın hem de dünya standardında olsun.
- SDS, bir dublaj sürecini nasıl yönetiyor? Hangi aşamalar gerçekleşiyor?
Dublaj denilince birçok kişinin aklına tek bir seslendirmen ve kayıt stüdyosu geliyor. Gerçek ise çok farklı ve çok ciddi organizasyon gereken bir süreç. İçeriğin müşteriden karşılanması, çevirisi, editi, kastının belirlenmesi, kaydı, miksi, kalite kontrolü gibi çok aşamalı ve birbirine tamamen bağlı bir çalışma sistemi var. Bizim ses sanatçılarımız dışında 70 kişilik bir çevirmen- editör kadromuz ve 25 kişilik bir ofis ekibimiz var. Her biri, her parça iş için birebir çalışıyor. Aşama aşama organizasyon yapılıyor; stüdyoya hangi sanatçı kaçta girip kaçta çıkacaktan tutun da, işin gün gün hangi işlemlerden geçmesi gerektiği bizzat ekimiz tarafından planlanıyor. Seslendirme sanatçılarımız işin sanatsal boyutu için; kalan tüm ekip arkadaşlarımız ve çevirmenlerimiz ise o sanatsal boyutun izleyici ile buluşması hususunda etkin performans sergiliyor.
- Sesin yerelleştirilmesi filmin seyrini değiştirecek öneme sahip. Sesi yerelleştirirken nelere dikkat ediyorsunuz? Seslendirme sanatçılarını nasıl seçiyorsunuz?
Seslendirme sanatçıları, hem orijinale en yakın olacak şekilde belirlenir hem de sanatçıların seslendirecekleri aktörün, aktristin performansını ne kadar seyirciye geçirebileceği göz önünde bulundurulur. Yani sadece sesi çok yakıştı diye değil, aynı performansın alınacağından, Türkçede aynı hissiyatın yakalanacağından emin olunmalıdır. Tam da bu noktada hem çevirinin Türkçesinin doğru olması hem de sesin yerelleşmesinin önemi karşımıza çıkıyor. Ses sanatçısının performansı bazen bir filmi olduğundan çok daha iyi hale getirebilir ve anlattığı hikayeyi çok daha vurucu yapabilir. Odağımız hep bu yönde, o yüzden de iki yüzün üzerinde profesyonel sanatçı kadromuz var.
- Ülkemizde dublaj sektörünün durumunu 20 yıllık deneyiminizle değerlendirdiğinizde nasıl bir sonuç çıkıyor ortaya? Yaşanan sıkıntılar var mı? Teknolojik olarak dünya standartlarına uyulabiliyor mu? Eleman sıkıntısı yaşanıyor mu?
Dublaj sektörü Türkiye’de birçok iniş -çıkış yaşamış ancak popülaritesini asla kaybetmemiş ve kaybetmeyecek bir alan. Bizim izleyicimiz için dublaj olmazsa olmaz. Altyazı ile ulaşılan kitle sınırlı, ancak dublaj ile her kitle, her yaş grubu kazanılabilir. Bizim ülkemizde yaptığımız dublaj, dünyanın birçok ülkesinin kalite olarak çok önünde. Ekipman standardı kreatif taraftan bakıldığında, bizim alanımızda en kolay uyum sağlanabilecek bir unsur. Teknik ekip, çevirmenler ve hatta seslendirme sanatçıları için de artık bizim alanımızda eğitim veren birçok kurum var. Biz de bundan faydalanıyoruz tabii ki ancak pratiği yine stüdyoda alıyorlar. Stüdyomuzda yetiştirdiğimiz birçok ekip arkadaşımız ve genç sanatçılarımız var. Daha yolları çok uzun; duayen sanatçıların, çevirmenlerin, ses mühendislerinin seviyesine gelmek için çok çalışmaları gerekir. Biz imkan veriyoruz, onlar üzerine katarak gelişim için çalışıyorlar. Karşılıklı büyüyoruz.
- SDS’nin geleceğe yönelik projeleri ve hedefleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bizim temel amacımız lokalizasyonda global bir firma olmak. Tam da bu yüzden portföyümüze bahsettiğim 33 dili dahil ettik. Portföyümüzdeki firmalar da bu globalliği destekleyen nitelikte. Türk Hava Yolları’na uzun süredir Türkçe dışında Arapça da hizmet veriyoruz mesela, Amazon Prime Video’nun Portekiz lansmanı için 1500 parçanın üzerinde, bilinen birçok Amerikan yapımı dizi ve filme Portekizce altyazı hazırladık. Global firmaların, global standartta onayladığı bir stüdyoyuz. Portföyümüzü daha da çeşitlendirerek büyümeye devam ediyoruz.