Radyo ve TV yayınları ülkemizde ilk başladığı yıllardan 1990’lara kadar sadece TRT kanallarıyla dinleyicilerine ve izleyicilerine ulaştı. Yayın yapan kanal sayısı çok az olunca yayın sektörünün yükünü 2-3 satıcı firma rahatça karşılayabiliyordu. TRT, mühendislerini ve diğer teknik elemanlarını yurtdışındaki üretici firmalara eğitim ve teknik gezi amaçlı göndererek veya 70’li yıllarla birlikte yavaş yavaş düzenlenmeye başlayan yayın teknolojileri fuarlarına göndererek gelişmeleri takip ediyor ve alımlarını da bu gelişmeleri değerlendirerek yapıyordu.
Bu yıllar boyunca zaman zaman TRT mühendislerinin çabalarıyla üretilmiş bazı ürünler kurum içinde kullanılsa da hem uluslararası hem de ülke içinde satış hedefi olmadığından bu üretimler sadece kurum içinde sınırlı kalmış.
Diğer yandan, bilgiye ulaşmanın zor olduğu tek kanallı dönemde TRT çalışanları bir okuldaymışçasına çalışırken öğreniyorlardı. TRT bir okul gibi bilginin paylaşıldığı bir kaynaktı ve bu kaynak yıllarca paylaşmaya devam ederek yayın neferleri yetiştirdi.
1990’lı yıllarla birlikte özel radyo – TV kanalları birer birer açılmaya başladı ve bir anda onlarca ulusal kanal yayına başladı. Sonrasında kurulan yerel ve bölgesel kanallarla bu sayı yüzlerce oldu. Kanal sayısı olarak dünyada ilk beş ülke arasında yer aldık, hala da ilk beşteyiz.
Bu özel kanallar yetişmiş elemanlarının büyük bir çoğunluğunu, özellikle teknik yönetici kadrolarını TRT’den transfer ettiler. TRT okulundan mezun olanlar özel sektörde çalışmaya devam ettiler.
Buraya kadar çok kabaca ülkemizde yayıncılığın başlangıcı ve gelişimine dair satırbaşı bilgiler verdim. Eksik kalan, atladığım başlıklarda vardır ama asıl konu yayıncılığın nasıl başladığı ve devam ettiğinden çok bu süreçte yayın teknolojilerinde kullanılan ürünlerle ilgili olduğu için böyle bir giriş yaptım.
Yerli üretimimiz yeterli mi?
Radyo-TV yayın teknik altyapımız maalesef ithalata dayalı bir işleyişe sahip. Hemen hemen tüm ürünler ve çözümler yurtdışından alınıyor. Özel yayıncılığın başladığı ilk yıllarda ise ülkemiz kısa bir içinde teknoloji çöplüğüne dönüştü, üreticilerin elinde kalan atıl ürünler ve çözümler yeni kurulan kanallarımıza satıldı.
Özel yayıncılığın kuruluş yıllarından sonra deneyimlenen teknik çalışanlar artık doğru ürün ve çözümleri bulma çabasındaydılar. 90’lı yılların sonlarına doğru onlarca yeni satıcı firma kuruldu, yüzlerce üretici firmanın distribütörlüklerini aldılar ve irili ufaklı birçok marka bir anda ülkemizde satılmaya başladı.
Bir yandan ithalat devam ederken, kendini yetiştiren mühendislerimiz ve teknik elemanlarımız yerli üretim yapmanın koşullarını yaratmaya başladılar. Ufak ufak ürünler çıkıyor ama çok dikkate alınmıyordu. Marka bağımlılığını ve yerli ürün yetersizdir algısını kıramıyorlardı.
Yayın teknolojileri ilk önce dijitale ardından yazılım tabanlı ürün ve çözümlere yönelince bir anda birçok yerli yazılım çözümlerimiz oluşmaya başladı ve ülke piyasasına girmeye başladılar. Sonrasında ışık, video dağıtıcı, çoklayıcı, prompter, interkom, monitör, jimy jib, anten, uplink çözümleri, OB van, verici vb. yüzlerce kalem üretilmeye başladı ve yerli üretimlerimiz biz de varız dediler.
Yazılım konusunda Türkiye dünyadaki her ülke ile yarışabilecek kalitede üretimler yaparken donanım tarafında da yüksek kaliteli çözümler ortaya çıkmakta. Ve her geçen gün ürün kaliteleri daha da üst seviyeye ulaşmakta. Ama satış tarafına bakınca yerli üretimi satın alma tercihi sadece mecbur kalındığında oluyor.
Yüzlerce kanalla dünyanın en büyük pazarlarından biri olmamız gerekirken, yerli ürünlerimizi desteklemediğimizden ithalata dayalı ilerlemeye devam ediyoruz. Yerli üretim yapan firmalarımız ülkemizden çok yurtdışına satış yaparak ayakta kalmaya çabalıyorlar.
25 yıldır dünyadaki tüm yayıncılık fuarlarına katılıyorum. Son on yıldır onlarca Türk üreticiyi bu fuarlarda görüyorum. Bazıları ürünlerini ülkemizde hiç satmıyorlar bile. Ülkemiz kanallarının yerli üretimi çok fazla tercih etmediklerini yine bu fuarlarda konuştuğum yerli üreticilerimiz söylüyor.
Yerli ürünlerimiz desteklenmeli
Yerli ürünlerimiz uluslararası arenalarda kendilerini kanıtlayan üretimler yapıyorlar ve yayın standartlarının hepsiyle uyumlular. Sorunun temel kaynağı ülkemiz ulusal kanallarının yerli üretime destek olmamasıdır. Kanun koyucularımız ve düzenleyicilerimizin bu durumu dikkate alarak hiç olmazsa ihalelerde yeri ürün kullanımına yönelik belli bir oranda kota koymaları bir başlangıç olacaktır. Eğer üreticilerimizin eksikleri varsa, uluslararası yönetmelikler ve standartlar ortada. Üreticilerimizden eksiklerinin giderilmesi istenebilir.
Bin bir çabayla ortaya çıkan ve katıldıkları uluslararası arenalarda başarıyla ülkemizi temsil eden yerli ürün ve çözümlerimiz ülkemizde lokomotif güç haline gelemezse belli bir yerden sonra gardları düşer. Birçok ülke yerli üretimlerini zorunlu unsur olarak kendi kanallarına tavsiye ediyorlar. Bizim ülkemizde neden olmasın?
Ali Rıza Özdeniz / Broadcasterinfo