Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Rengi Düzeltmeli mi, Düzenlemeli mi?
Rengi Düzeltmeli mi, Düzenlemeli mi?
14.11.2018 10:34

Tabii ki düzenlemeli. Çünkü düzgünce sahnede yer almalı. Set, sahne, kostüm seçimleri izleyiciye daha duygusal bir film izleme deneyimi sunar. Rehber olarak kullanılabilecek bazı renk teorileri vardır ve bu teorileri kullananlar, bilinçli renk kararları verebilirler.Renklerin duyguları aktardığına şüphe yok. Ancak estetik unsur olmadan ya da renk teorisi kullanılmadan oluşturulan sanatsal herhangi bir yapı kontrolsüzce olacağından, sonuç da kontrolsüzce ve rastlantısal olacaktır. Yine de sonuçta bilinçli ya da bilinçsizce de kullansanız, renk her zaman sahnenizde yer alacaktır. Yönetmen ve görüntü yönetmeni, filmin rengi ile ilgili çekim öncesi planlama yapmışlarsa da post prodüksiyon zincirinin sonunda renkleri bir renk uzmanıyla düzenleme seçeneğine de sahiptirler. Yani, filmde algılanan renk ; dekor ve kostümler, sette kullanılan ışıklar, kamera üzerine yerleştirilen filtrelerin bir kombinasyonunun ve post prodüksiyon zincirinin sonundaki renk uzmanı tarafından yapılan ince ayarların sonucudur. Renk algısı üzerinde etkili olan sadece ışık değildir. Bir sahnenin veya bir setin (mobilya, kostüm, sahne, makyaj, halı, duvar kağıdı, duvar boyası vb.) tasarımının bir parçası olan her unsur, genel renk algısını etkiler. Bir yönetmen, örneğin pastel tonlarda veya parlak renklerde kullanmayı tercih edebilir ve bu açıkça farklı bir duygu yaratacaktır. Ben filmin renginden yönetmen ve görüntü yönetmeninin sorumlu olduğunu düşünüyorum. Filmin estetiğine bu iki önemli kişiden başka karar verebilecek bir kişi düşünemiyorum. İyi bir renk uzmanı olabilirsiniz. Fakat bu noktada kişisel düşüncenizi paylaşabilirsiniz. İyi bir yazılım da bunu belirleyemez. Karar yine bu ikiliye aittir. Çekimlerinizde filminizin duygusuna uygun her hangi bir görsel ilham kaynağı olabilir. Sadece renkler için değil, aynı zamanda kompozisyon ve aydınlatma için de. Eğer zorlanırsanız bu konuda büyük ustaların resimlerinden ilham alabilirsiniz. Sizi büyüleyen bir resim tablosu ya da bir film sahnesini önünüze alıp kendinize şunları sorun.

Burada kullanılan renk paleti nedir? Uyumlu mu, değil mi? Hangi ruh halini yaratıyor?

Renkler ışığın bileşenleridir. Işık üreten veya yansıtan ya da yansıtan her şey, görüntünün ve görüntünün renkleri üzerinde etkilidir. Görsele bakmaya devam edin. Her rengi ve ışık kaynağını fark etmek için bir dakikanızı daha ayırın. 

Hangisi dikkat çekiyor? Işık mı renk mi? Renk ve ışık arasındaki ilişki nedir?

Rengi tamamlayan dekor, aksesuar detayları var mı? Görsele ilk baktığınızında size ne hissettirdi?

Bu ayki makale için benzer soruları ve biraz daha fazlasını ülkemizin usta görüntü yönetmenlerinden Uğur İçbak’a sorma fırsatı buldum. 

Uğur İçbak

Levent Öztürk (LÖ): Filmin renk paletine hangi aşamada karar veriyorsunuz?

Uğur İçbak (Uİ): Görüntü yönetmeni olarak senaryo sonrası filmin tasarım aşamasında genellikle çekimlerden 3-4 ay bazen 1 yıl önce yönetmen ve sanat yönetmeni ile pek çok kez toplanıp atmosfer renkler tonlar üzerine konuşuyoruz.Filmin renk paleti bu aşamada şekillenmeye başlıyor.

LÖ: Sıkça kullandığınız renk filtreleri (lens ya da ışık) var mı?

Uİ: Işıkların önünde genellikle CTO-CTB -Plus Green -Minus green gibi düzeltme filtre setlerini hem düzeltme hem de atmosfer yaratma amaçlı sıklıkla kullanıyorum.Ayrıca Straw ve polarize filtreler ve Dİffüzyon filtre setleride listemde hep oluyor.Tabi filmin ve sahnenin ihtiyaçlarına göre temin edip kullandığımız pek çok efekt filtresi de oluyor. Kamerada ise eskiden negatif döneminde daha çok filtre kulanıyorduk..Günümüzde postta renk ve tonlandırma (colour grading) aşamasında colorist ile pek çok etki ve look yaratabiliyoruz. Ama polarize filtre, ND Grad seti ve blue grad -Sunset -Sepia gibi filtreleri sette muhakkak bulundurup yeri geldiğinde kullanıyorum. Mesala 35 mm çektiğimiz VİZONTELE TUUBA filminde AMELİE filminde kullanılan Swede Antique filtrelerini özel olarak yurt dışından sipariş edip kendim satın almıştım. Aynı filtreleri HOKKABAZ filminin açılış jeneriğinde de kullandım.

LÖ: Her unsur gibi lenslerde önem taşıyor. Kullanmayı tercih ettiğiniz lensler var mı?

Uİ: Lens seçimi filmde yaratılmak istenen genel atmosfere göre değişiyor.Genellikle ZEISS Master prime yada Ultra Prime ana tercihim oluyor. VİZONTELE TUUBA da COOKE lens serisini kullanmıştım. LEIKA lensleri de beğeniyorum. Hava çekimlerinde ise 24-290 mm ZEISS OPTIMO zoom yada 44-440 OPTIMO anamorfik zoom ana tercihim oluyor.

LÖ: Kullanmayı tercih ettiğiniz kayıt formatı var mı?

Uİ: Negatiften gelen bir görüntü yönetmeni olarak Dijital dünyada beni tatmin eden ve daha altını kabul etmediğim kayıt formatı RAW format ve dijital çalıştığım son 2 uzun metrajımda ARRIRAW formatı kullandık. Reklam filmlerinde ve kliplerde ise ProRes 444 2K LOG-C yeterli oluyor.

LÖ: Sahnenin kontrast oranı ya da renk tasarımı ne derecede post’a bırakılmalı?

Uİ: Kontrast oranı önceden planlayıp çekim sırasında sette ışık kaynaklarının birbirine göre oranlarını ölçerek tasarlayacağınız bir şey. Filmin ana renk tasarımıda keza öyle. Yani çekim sırasında , seyirciye sinemada göstermek istediğiniz renkleri biliyor ve ona göre hareket ediyor olmanız lazım. Sanat , kostüm ve makyaj departmanlarını da bu konuda sanat yönetmeni ile birlikte çekimden önce ve çekim sırasında yönlendirmeniz gerekiyor. Postta ise bu bilinç doğrultusunda çekilen filmin üzerine yaratıcı anlamda çok daha fazlasını inşa edebilirsiniz.

LÖ: Işık ve kontrast oranının sadece ölçülerek sette yapılacağı konusu çok önemli. Dile getirdiğiniz için teşekkürler. Bu doğrudan duyguyu etkileyen bir şey ve sadece pozometre ile yapılabilir. Peki siz negatif ile çalışmış sayılı ustalardansınız. Negatif film karakteristiğine karşın, digital kameralar kendi karakteristiklerine sahipler. Sizin karakteristiği ile tercihiniz olan kamera var mı?

Uİ: Şu an için beni ve yerli ve yabancı pek çok meslektaşımı tatmin eden kamera ARRI ALEXA .Hollywood Bollywood ve Avrupa sineması olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde çekilen filmlerin hemen hemen tümü ARRI kameralar ile çekiliyor. Buradaki ana etken Arri firmasının 100 yılı aşkındır kamera üretiyor olması ve bu deneyimden yola çıkarak sektörün ihtiyaçlarını bilip , alışılmış 35 mm kamera konforunu ve aksesuarlarını bizlere sunarak, sorunsuz,basit ama negatif Filmin renk, ton ve latitude ‘üne (dinamik aralığına )en yakın kamerayı üretmiş olmalarından kaynaklanıyor.

LÖ: Dijitalde derin siyahlar ya da yüksek beyazlar tatmin edici mi?

Uİ: Hala tam olarak yeterli olduğunu söylemek biraz zor. Zaten bu yüzden HDR vb. şeyler deneniyor. Negatif çektiğimizde negatifte siyah ve beyaz alanlarda yeterli detay oluyordu.

Gösterim kopyasında ise bu negatifin üzerine pozitif filmin kopya kontrası biniyor ve herşey yerli yerini buluyordu. Aynı sonucu ve daha fazlasını elde edebilmek için ise dijital dünyada postta renk ton aşamasında görüntü alanında pek çok yere masklar(pencereler) açmamız gerekiyor. Yani bir plan üzerinde pek çok layer ( katman) barındırıyor. Dolayısı ile günümüzde dijital çekilmiş bir filmin post aşaması daha uzun sürüyor. Bu durumdan şikayetçi değilim , hatta bana eskiden yapamadığım pek çok olanak tanıdığını söyleyebilirim. Sadece filmi üretmenin ve görüntüyü oluşturmanın yöntemleri değişti o kadar. Görüntü yönetmeni işin başında resim yapmaya devam ediyor.Ressamın kalemi, kağıdı, tuvali değişiyor sadece.

LÖ: Kaydedilebilecek ışığın belirli bir limiti var. Digitalde pozlamalarınızda kaç f-stopluk bir aralık tercih ediyorsunuz?

Uİ: Aydınlatmada her zaman olduğu gibi filmin sensitometrik eğrisini göz önünde bulundurup dijitale uygulayarak taban ve tavan bölgeleri çok zorlamıyorum. Dolayısı ile 7-10 f-stop arası bir aralıkta geziniyorum.

LÖ: Dijital ile çalışırken farklı bir yöntem kullandınız mı?

Uİ: Dijital ile çalışırken de Negatif film temelinden gelen ilkeler ve yöntemlerle çalışıyorum. Ama eskiden negatifin doygun olması ve yüksek baskı ışık değerleri için farklı pozlama yöntemleri kullanıyorduk. Dijitalde ise buna gerek kalmadı. Aynı şeyi uygulamaya kalkarsanız ters, olumsuz bir etki alırsınız.

LÖ: Bence de negatif de uyguladığınız ilkeler tıpkı dram sanatının temelleri gibi. Yani hikaye anlatımındaki unsurlar gibi değişmez ilkeler. Yeni arkadaşlar da dijitali bu ilkeler çerçevesinde değerlendirmeliler. Peki colorist’den beklentileriniz neler?

Uİ: Çalıştığım Coloristin sadece iyi bir teknisyen değil,aynı zamanda isteneni ve çekimde yapılanları doğru anlayıp , yorum yapabilecek, kapasitede olmasını tercih ediyorum. Ayrıca kullandığımız renk program cihazı ne ise( Baselight/Da Vinci/Scratch vb) çok iyi hakim olmasını, renk odası ve sinema arasındaki kalibrasyonun en önemli konu olduğunu göz ardı etmemesini , ama tüm bunları yaparken , ana yaratıcıların yönetmen ve görüntü yönetmeni olduğunu unutmadan hareket etmesini bekliyorum.

LÖ: Son söz olarak?

Uİ: Colour Correction  renk düzeltme tabirini doğru bulmuyorum ve kullanmıyorum. Çünkü  hatalı bir şey düzeltilmiyor. Düzgün çekilmiş şeyler montajda ardı ardına geldiğinde . Birbirlerine göre renk uyumu ve tonlandırma işlemi yapılıyor. Bilindiği gibi bunun adı  colour Grading . Terimler bu anlamda da bozuyor ne yazık ki...

LÖ: Bende var olanı ortaya çıkartma olarak açıklıyorum, teknik ve estetik olarak orada olması gerekenler var. Bunun farkına varılması lazım. Vakit ayırarak çok değerli düşünceleriniz paylaştığınız için teşekkürler.

Bu ay renk düzenlemesini Soft Light Color Grading Service olarak yaptığımız Dünya Hali filmi vizyona girdi. Murat Dalkılıç ile Melis Sezen’in başrollerini paylaştığı Dünya Hali, animatörlük yapan Serdar ile bir gazeteci olan Gizem’in hikâyesini anlatıyor. Yönetmenliğini Ömer Can’ın yaptığı filmin görüntü yönetmeni Baybars Tekin.

Film çekiminde Alexa Mini kullanıldı. 2K çözünürlükte ProRess formatında Log C gamma ile çekim yapıldı. Renk düzenleme yazılımı olarak Assimilate Scratch 9.0 kullanıldı. Assimilate Scratch sadece renk düzenleme değil compositing işlemleri ile de filmde harika işler başardı. Bir kaç silme, bulut ve yıldız ekleme gibi sahneye zenginlik katacak eklemeleri yine aynı yazılımda yaptık. Yazılım Windows ortamında Flame Matchbox Shader’larını kullanma imkanı veriyor. Yıldızlar ve bulutlar bu shaderlar ile yapıldı. Bu romantik bir filmdi. Bu nedenle tarz olarak canlı renkler ve aydınlık bir hava var. Karanlık sahne olarak iki gece sahnesi haricinde plan yok gibi. Bunlar da kısa planlar. Çekim esnasında bir kaç sahne için renk düzenleme testi yapıp perde de izleme imkanımız oldu. ACES renk uzayı kullanarak yaptığımız renk tatmin ediciydi. Efekt planları da MOJO firmasına ProRess 444 ACES  olarak gönderildi ve yine aynı renk uzayı ile geri geldi. Böylece renk alanında hiç kayıp yaşamadık. Renk düzenleme yaptığım sürece tüm malzeme USB 3.0 hard diskteydi. Hız sorunuda yaşanmadı. Referans monitör olarak 99% Adobe RGB ve 95% DCI-P3 destekli VP2785-4K monitörler ve Rec 2020 destekli Viewsonic PX747-4K projeksiyon kullandık. Zaten her ay düzenli olarak Can Demirel tarafından kalibrasyonları yapılan bu cihazlar, her hangi bir sürpriz ile karşılaşmadan yaptığımız işi görüntülenen mecra ne olursa olsun doğru görüntüleme imkanı sunuyorlar. 

Assimilate Scratch sadece renk düzenleme değil compositing işlemleri ile de filmde harika işler başardı. 

The Cats (2009) Yön: Hakan Öztan, DP: Uğur İçbak, 16 mm Kodak 7248 100T

Av Mevsimi (2010) Yön: Yavuz Turgul, DP: Uğur İçbak, 35 mm Kodak Vision 3

Bu aylık bu kadar. Renk düzenleme ile ilgili sorularınız varsa veya renk düzenleme hizmetlerim hakkında bilgi almak isterseniz aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz. Önümüzdeki ay görüşmek üzere.


         leventozturk@softlight.com.tr                  
         facebook.com/softlightcolor 
         instagram.com/softlightcolor

 

 

Levent OZTURK C.S.I. Showreel from Soft Light on Vimeo.

YAZAR HAKKINDA
Levent ÖZTÜRK C.S.I
Renk Uzmanı (Colorist) / www.softlight.com.tr