Hukuk anlamına gelen “namus” (nomos) sözcüğü, toplum düzenini belirleyip kişi haklarının tecellisi için gerekli koşulları da düzenlemektedir (Schwatzberg, 2004, 317). Hukuk aynı zamanda, bir işin bir kimseye yaraşırlık durumu anlamına gelen liyakati de gözetmektedir. Yöneticilerin atamayla göreve geldiği ve iltimas yoluyla makam sahibi olduğu kurumlarda namus bazen geçersiz kalırken, yeteneksiz ve silik karakterli kişiler makamları işgal etmektedir (Goren, 2007, 316). Bu da kurumların yönetiminde, işleyişinde ve üretiminde verimsizliğe yol açmaktadır. Ancak silik ve ezik karakterli kişiler medya için en kullanışlı materyalleri oluşturmaktadır. Ezik karakter, kolay kontrol edilmeyi sağlamaktadır (Microstrategy, 2017, 537). Çağlar değişmiş, ilkel çağlardan modern çağlara, hatta hipermodern çağlara gelinmiş, ancak liyakatsiz uygulamalar değişmemiştir.
Toplumsal yaşamda veya kurumlarda bulundukları statüleri ve pâyeleri hak etmeyen kişilerde mutlak bir kompleks riski ve eziklik görülürken, bu kişilerde başkalarını ezme ve bu şekilde doyuma ulaşma eğilimi de artmaktadır (Mallinson, 2007, 160). Ancak ezik karakter, yetersiz kişilikten dolayı her zaman alay ve eğlence konusu olmaktadır. Bu nedenle de medya için çok elverişli malzeme oluşturmaktadır.
Bir zamanlar siyah beyaz basılan gazeteler artık yalnızca müzelerde görülmekte, tek kanallı siyah beyaz televizyon ninelerin dedelerin anılarında yer almaktadır. Radyodaki söz programlarının yerini, sonu olmayan müzik yayınları almıştır. Askeri amaçlarla geliştirilen internet, dünyadaki bütün işleri halleden bir medyaya dönüşmüştür (Winseck, 2017, 255). Günü gününe modayı takip edenler artık moda oldukları gün bile demode sayılmakta, “yeni” kavramı dahi ortaya çıktığı anda eskimekte, dünyayı anlık trendler döndürmektedir. Hiç kimse bu fantastik dönüşten kaçınamazken, kurnaz sermaye sahipleri ve onların dünyaya yayılmış medyası büyük kazançlar sağlamaktadır (Penn State University, 2016, 66). Büyük güç sahipleri ezik, güçsüz, özgüvensiz karakterleri kendi eğitimlerinden geçirip cahil ve geri kalmış toplumlara yönetici olarak atarken, geri kalmış toplumları da ezik karakterlerin başrol oynadığı medya yapımlarıyla oyalamaktadır (Udris vd., 2016, 96). Postmodernizmi geride bırakmış dünya, sermaye sahipleri ve medyanın işbirliğiyle hipermodernist yaklaşımları denemekte; bazen otoriteyi de egemenliği altına alan terör örgütleri ve ezik idareciler de medya yapımlarının başlıca materyallerini oluşturmaktadır.
Her çağda çıkarlarına çıkar katmak isteyen trendçiler sürekli yeni modalar üretip daha alt sınıflara ulaşmamış trendleri demode ilan etmekte, yeni trendlerden kazanç sağlama yoluna gitmektedirler. Çok kişinin tutkuyla sürdürmeye ve tüketmeye çalıştığı modernlik de daha eskimeden ve yerini belirsizliğe bırakarak postmodernizme, ondan sonra da hipermodernizme terketmektedir (Anderson, 2011, 75). Her çağ kendi araçlarını ve kahramanlarını yaratmakta, ancak kahramanlar her nedense her çağda biraz daha saf, ahmak ve güdümlü olmaktadır (Gaffney, 2013, 382). Bu insanlar daha kolay kontrol edilmekte ve güdülebilmektedir. Bu da, son dönemde dünyayı kukla idarecilerin yönettiği savını doğrulamaktadır (Udris vd., 2016, 96). Güdümlü idareciler, kendilerini yönetenlerin sözlerinden dışarı çıkmayan ve kendi iradeleriyle karar veremeyen kişilerdir.
Öğrenciler artık derste deftere not almak yerine, öğretmenin Powerpoint sunumunun fotoğrafını çekmekte; öğretmenler karton karneler yerine notları internetten duyurmaktadır. Cep telefonuna yüklenen programlarla alışveriş yapılmakta, elektrik ve su faturaları ödenmekte, bankacılık işlemleri gerçekleştirilmektedir (McLaughlin, 2016, 118). İnsanlar yaklaşık yarım yüzyıldır kitap okumaktan çok eğlenmekte, yazmaktan çok gezmekte, düşünmekten çok konuşmaktadır. Eskinin değerleri, aile birliği, komşuluk ve arkadaşlık ilişkileri, manevi duygular, kutsal değerler, insancıl yaklaşımlar eskidiği gerekçesiyle aşağılanmakta; yeni olan, çabuk tüketilen, “yeni” sıfatını bile çok hızlı yitiren ürünlerle yaşanan modern çağ da eskiyerek yerini hipermodern bir çağa bırakmaktadır (Davies, 2013, 15). Tuzaklarla dolu kapitalizm de çağın hükümranlığını elde etmek için tüm silahlarını kullanmaktadır.
Kapitalizmin en etkin ve en verimli araçları olan medya, her çağda olduğu gibi hipermodern çağda da dünyayı yönetmek ve insanları yönlendirmek için görkemli tasarımlar yapmakta, güçlü karakterler kullanmaktadır. Medyanın en popüler ve en etkili karakterleri, kameralar ve mikrofonlar karşısında her istenileni yapan ezik karakterli zavallı insanlardır (Tesler, 2015, 817). Dünyadaki pek çok ülkede yönetici kademesinde bulunan ve genellikle cahil insanları yönetmek üzere seçilmiş idareciler, medya çalışanları ile sıkı bir işbirliği yaparak yüce, zeki ve iyi görünmeye çalışmaktadır. Medyanın da bu kişilerden çıkarının olması, ezik yöneticilerin işini kolaylaştırmaktadır (Stanig, 2015, 186). Ana dillerini bile doğru düzgün konuşamayan ezik idareciler, medya çalışanlarının karşısında zafer kazanmış komutanlar gibi kibirlenerek gösteri yapmaktadır. Bu görüntü, onları yöneten akıllı hükümranların tasarladığı bir aldatmacadan başka bir şey değildir (Haggart, 2017, 169). Zira ezik karakterler çok kolay güdülmekte ve medyaya malzeme olmaktadır.
Dünya, suçun legalleştiği, savaşların ve tecavüzlerin medyadan canlı yayınlandığı, eziklerin yüce görünmeye çalışarak hüküm sürmeyi düşlediği bir çağı yaşamaktadır (Camerlo ve Perez-Linan, 2015, 322). Dünyadaki pek çok toplumu, özellikle geri kalmış toplulukları, idari yeterliliği olmayan, yalnızca parasına veya cemaatine güvenen ezik kişiler yönetmekte, ancak profesyonel danışmanlık desteğiyle yüce görünmektedirler. Özgüveni, becerisi, namusu olmayan karakterler modern çağın olanaklarından ve insanların duyarsızlıklarından yararlanarak önemli konumları ele geçirmeye girişmiş; yetenekli ve zeki insanları kullanarak amaçlarına da ulaşmışlardır (Sprain, 2016, 73). Devlet başkanlarından onların bürokratlarına kadar yakışıksız usullerle atanan veya kendini yönetici ilan eden kişiler, ezik karakterlerini örtüp yüce görünmek için medyayı kullanmaktadır (Clement ve Obar, 2016, 322). Medya da bu fırsattan yararlanmaktadır.
Modern çağda insanları eğlendirmek ve onları gerçeklerden uzaklaştırmak için fantastik dünyalara çekmeye çalışan medya, kolaylıkla yönlendirebildiği ezik karakterleri de abartılı biçimde kullanarak kendi kahramanlarını yaratmaktadır. Hipermodern çağın en popüler karakterleri olan ezik politikacılar, eğlence dünyasının ezik ünlüleri, futbolcular, medyanın başrolünde oynayan ana karakterlerdir (Davenport, 2015, 233). Medyada yüceltilmiş olarak görünen ezik karakterler, cahil ve dar kafalı insanların da ilgisini çekmekte, onları eğlendirmekte ve gündem oluşturmaktadır. Özellikle özgüveni olmayan toplumları yönetmek üzere dış güçlerce atanmış yöneticiler, geri kalmış toplumlarda geniş taraftar da bulabilmekte, bu da medyaya büyük izleyici ve kazanç sağlamaktadır (Hovel, 2016, 35). Ezik karakterler hipermodern çağda, medyanın en temel kahramanları ve başrol oyuncuları olarak her biçimde kullanılabilmekte ve medyanın en büyük gelir kapısını oluşturmaktadır.
Kaynaklar
- Anderson, T. T. (2011). Complicating Heidegger and the Truth of Architecture
- Camerlo, M. Ve Perez-Linan, A. (2015. The Politics of Minister Retention in Presidential Systems: Technocrats, Partisans, and Government Approval. Comparative Politics, 47 (3): 315-333.
- Clement, A. ve Obar, J. A. (2016). Keeping Internet Users in the Know or in the Dark: An Analysis of the Data Privacy Transparency of Canadian Internet Carriers. Journal of Information Policy, (6): 294-331.
- Davenport, T. C. (2015). Policy-Induced Risk and Responsive Participation: The Effect of a Son’s Conscription Risk on the Voting Behavior of His Parents. American Journal of Political Science, 59 (1): 225-241.
- Davies, D. (2013). The Dialogue between Words and Music in the Composition and Comprehension of Song. The Journal of Aesthetics and Art Criticism, 71 (1):13-22.
- Gaffney, N. L. (2013). “He was a Man who Walked Tall among Men”: Duke Ellington, African American Audiences, and the Black Musical Entertainment Market, 1927–1943. The Journal of African American History, 98 (3), Symposium: “St. Claire Drake: The Making of a Scholar-Activist”, 367-391.
- Goren, P. (2007). Character Weakness, Partisan Bias, and Presidential Evaluation: Modifications and Extensions. Political Behavior, 29 (3): 305-325.
- Haggart, B. (2017). Introduction to the Special Issue: Rise of the “Knowledge Structure”: Implications for the Exercise of Power in the Global Political Economy. Journal of Information Policy, (7): 164-175.
- Hovel, D. (2016). Due Process in the United Nations. The American Journal of International Law, 110 (1): 1-48.
- Mallinson, C. (2007). Social Class, Social Status and Stratification: Revisiting Familiar Concepts in Sociolinguistics. University of Pennsylvania Working Papers in Linguistics. 13 (2): 147-163.
- McLaughlin, L. (2016). Hard Lessons Learned: Tracking Changes in Media Presentations of Religion and Religious Aid Mobilization after the 1995 and 2011 Disasters in Japan. Asian Ethnology, (75): 1, Special Issue: Salvage and Salvation: Religion and Disaster in Asia, 105-137.
- Microstrategy (2017). System Administration Guide. Virginia: MicroStrategy Incorporated.
- Penn State University (2016). Introduction to the Special Issue: New Media, Old Money: Digital Technology, Social Media,and the Challenges to Campaigning and Democracy. Journal of Information Policy, (6): 66-67.
- Schwartzberg, S. (2004). Athenian Democracy and Legal Change. The American Political Science Review, 98 (2): 311-325.
- Sprain, L. (2016). Paradoxes of Public Participation in Climate Change Governance . The Good Society, 25 (1): 62-80.
- Stanig, P. (2015). Regulation of Speech and Media Coverage of Corruption: An Empirical Analysis of the Mexican Press. American Journal of Political Science, 59 (1): 175-193.
- Tesler, M. (2015). Priming Predispositions and Changing Policy Positions: An Account of When Mass Opinion Is Primed or Changed. American Journal of Political Science, 59 (4): 806-824.
- Udris, L. Ve Eisenegger, M. ve Schneider, J. (2016). News Coverage about Direct-Democratic Campaigns in a Period of Structural Crisis. Journal of Information Policy, 6: 68-104.
- Winseck, D. (2017). The Geopolitical Economy of the Global Internet Infrastructure. Journal of Information Policy, (7): 228-267.